9 Mart 2019 Cumartesi

Perhiz lahana




B.

Küçük kalabalığına nasihatte bulunuyordu ihtiyar:

"Birbirinizi kırmayın. Muhabbetle yaklaşın, sevin birbirinizi. Üzmeyin, kendinizi ve sizi üzenleri... Sükut edin Sükunetle yaklaşın..."

Derken, o an boş bulundu ihtiyarın dinleyeni, gülmeye başladı. İhtiyar, dikkatini onun üzerine yoğunlaştırdı. Uzunca baktı ona. Ansızın hakim olamadı kendine ve kükredi, tüm hışmıyla!

On beş dakikalık nasihat bir anda yerle yeksan olmuştu tam o an...

Şaşkın gözler ihtiyarı izliyordu.

İhtiyar pişmanlığını gizleyemese de ok yaydan, söz ağızdan çıkmıştı bir kere... 23.01.15

7 Mart 2019 Perşembe

Rağbet





ليلة الرغائب



Bu gece mübarek bir gece..

Mübarek ola!

Sözlükte “kendisine rağbet edilen şey, bol ve değerli bağış anlamındaki ragībenin çoğulu olan regāib kelimesi hadis ve fıkıh literatüründe “bol sevap ve mükâfat, faziletli amel”, özellikle Mâlikî fıkıh kaynaklarında sünnetin mukabili olarak “müstehap, nâfile ibadet” mânalarında kullanıldığı gibi (İbn Ebû Şeybe, II, 49; İbn Abdülber en-Nemerî, I, 127; Hattâb, II, 79) hicrî takvime göre yedinci ay olan recebin ilk perşembesini cumaya bağlayan geceye ad olmuştur.

Yukarıdaki alıntı hakkındaki detaylı bilgi için TDV İslam Ansiklopedisine başvurabilirsiniz.

Konuyla ilgili 1 Mart Cuma Hutbesini de paylaşmayı uygun gördüm. Faydalı olması dileğiyle.. Hayırlı kandiller

BEREKET MEVSİMİ: ÜÇ AYLAR

Muhterem Müslümanlar!

Rahmet ve mağfiret iklimi olan üç ayların eşiğindeyiz. Bizleri bu mübarek günlere ulaştıran Cenâb-ı Allah’a hamd ü senâlar olsun. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimize salât ve selam olsun.


Recep, Şaban ve Ramazan’ı içinde barındıran üç aylar, Regâib gecesiyle başlar. Miraç ve Berat gecesiyle devam eder. Bin aydan daha hayırlı Kadir gecesiyle zirveye ulaşır. Birlik ve beraberliğimizi güçlendiren, ülfet ve muhabbetimizi artıran Ramazan bayramıyla taçlanır. Üç aylar, hasretle yolunu gözlediğimiz, gönül hanemize konuk ettiğimiz kutlu misafirimizdir. Allah Resûlü (s.a.s), üç ayları karşılarken şöyle dua etmiştir:


Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır.”*


Kıymetli Müminler!


Üç aylar, ilâhî rahmetin oluk oluk aktığı, manevi huzur ve sükûnun gönüllere indiği kıymetli bir zaman dilimidir. Bizler bu mübarek vakitlerde ömrümüzün muhasebesini yapar, yaratılış gayemizi yeniden idrak ederiz. Kulluk ve ibadete, hayır ve hasenata, iyilik ve güzelliklere her zamankinden daha fazla yönelir, gönül dünyamızı imar ederiz. Hayatın karmaşası içinde ihmal ettiğimiz görev ve sorumluluklarımızı hatırlarız.


Değerli Müslümanlar!


Perşembe gününü Cuma’ya bağlayan gece (bu gece) feyz ve bereketle dolu Regâib gecesidir. Regâib, özlenen, rağbet edilen ve değer verilen demektir. Regâib gecesi, üç ayların müjdecisi, Kur’an ayı Ramazan’ın habercisidir. Bu gece, akıp giden hayatımızda asıl kazancın, Cenâb-ı Hakk’a yönelmek, kulluk sözümüzü tutmak olduğunu bize hatırlatır.

Muhterem Müminler!

Yüce Rabbimiz, ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır:

Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın! Evet, Allah’a itaatsizlikten sakının; şüphesiz Allah yapıp ettiklerinizin tamamından haberdardır.”**

Bu ilâhî hitaba uygun olarak her mümin, rahmet ve mağfiretle dolu üç aylarda daha fazla iyilik yapmaya vesile aramalıdır. İyiliğin yolları pek çoktur. Bazen yolunu şaşıran birine yol göstermektir iyilik. Bazen insanlara eziyet veren bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Bazen de ihtiyaç sahiplerine yardımcı olmak, onlara infakta bulunmaktır. İnfak ise sadece parayla yapılan bir iyilik değildir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), “Her iyilik sadakadır”*** buyurarak nice infak çeşidine işaret etmiştir.(...)

(...)Muhterem Müslümanlar!


Üç aylar, müminlere açılmış bir fırsat kapısıdır. Bu gün ve geceleri Rabbimizin rızasını kazanmak için vesile kılalım. Ancak kulluğumuz yalnızca bu gün ve gecelerle sınırlı kalmasın. Hayatımız boyunca rağbetimiz daima Yüce Mevlâ’ya olsun.


Bu vesile ile necip milletimizin ve bütün İslam âleminin Regâib Kandili’ni tebrik ediyorum. Üç ayların rahmet, mağfiret ve bereket ikliminin insanlığın hidayetine, barış ve huzuruna vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.





*Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, IV, 189; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 259.
**Haşr, 59/18.
***Buhârî, Edeb, 33.

23 Şubat 2019 Cumartesi

Yaz bunu

İnsan hayalleri ile yaşar, yaşadıkları ile ölür. Yaz bunu!


B.

Kaşığı tabağın tam ortasına daldırdım. Sofradakiler birer birer son lokmalarını ağızlarına götürmekteydi. Kaşıklar usulca sofraya bırakıldı. Adeta bir filmden çıkmış bu ev sakinleri yüzüme bakmaya başladı. Ben telaşla evden çıktım.


10 Şubat 2019 Pazar

Büyük aşk #Vefa3





"Bizi yükselten dinimize duyduğumuz büyük aşktır!"

"(...)İlahi! 
Şahidiz Hamid’in kulluğuna 
Sana kul oluşunun zalime gam olduğuna! 
Lûtfet! 
Yüreğinde yanan aşk hatırına 
Bizden ayırdın, amma kavuşsun gülistanına."

Allahondanrazıolsun.
KulHamid için birFatiha!

5 Şubat 2019 Salı

Çıkmaz bir problem - Konuşmamız Gerek Yazı Dizisi #8



Konuşmamız Gerek Yazı Dizisi




Sade hayat ve huzurdan bahsederken bir yandan da bu hayatın içinde nelerin olmaması gerektiğini de düşünüp duruyorum. Derken aklıma her geldiğinde beni alıp götüren bir şeyle tekrar karşı karşıya kalmış durumdayım. Film!

İlk bakışta çok da tüyleri diken diken edecek bir kelime gibi görünmüyor olsa da çok masum bir yere sahip değil benim yaşantımda…

Bundan seneler evvel yaklaşık yedi sekiz yıl evvelinde başladı bu işe merakım. Gitgide içine almaya başlıyordu beni. Bir yandan senaryolar üretmeye çalışıyor diğer yandan da çektiğimiz özel kısa filmleri de montajlıyordum. Çok başarılı bir grafik çizmesem de – yani okulla birlikte düşündüğümüzde bunu yapmam çok iyi olmamıştı – genel hatlarıyla üzerine koyarak bilgi birikimine sahip olmuştum çok kısa sürede. Tabi bu arada okulla ilgili başarımdan söz etmeyeceğim. Zira pek iyi görünmüyordu. Haklısın sonra da yapabilirdim ama şöyle düşünüyordum, ya bir daha yapamazsam

Bu tutku halini almaya başlıyordu ki üniversite zili çaldı takvimler ikibin on üçü gösteriyordu.

Merak bu ya, bir içine almayıversin yeter ki… ikibin on beş sonuna doğru tekrar kapımı çalıyor bu merak. Üniversitenin sinema kulübü başkanı olarak hem de.

Bir senaryo da burada yazmaya koyuluyordum. Fakat bu geçmiştekinden daha da zorlu bir yoldu. Çünkü ailem ve yakın çevrem de işin içine girmiş ve sonucu merak ediyordu. Açıkçası kendi şehrim için diye başladığım proje, kendi iç hesaplaşmama dönüvermişti bir anda. Bir vakit sonra parasal anlamda çektiğim sıkıntı, mevsimin kış olması ve üzerimde hissettiğim içerden bir yerden gelen baskı bu işi sonlandırmam gerektiğini söylüyordu. Söylemekle kalmıyor, eyleme geçiriyordu…

Hal böyle olunca, sevgili okur kardeşim, düşündüm ve kararımı verdim. Erteliyoruz, dedim. Kulüpten de istifa ederek…

Aradan geçen üç yıl sonra bugün –ikibin on sekiz-o ertelenen şeyin gerçekleşme vakti midir bilinmez bir dürtü yine içimi azıcık azıcık gıdıklamaya başladı bile… bu işte, bu çok korkutucu bir durum. Neden mi? Çünkü bu bir iş değil, bu bir karmaşa. Bir dolambaç ve belki de bir döngü… tekrar başa dönme korkusu ile kurulu bir döngü.

İşte tam da burada durup soruyorum kendime. Yine aynı sonuçla karşılaşıp erteleyecek miyim?

Gerçekten sade bir hayat ve huzurdan söz ederken, içinde film-senaryo-çekim de yer alacak mı? Almalı mı? Almalıysa bunu neden yapıyorum?

Sorular… bir türlü ardı arkası kesilmeyen…

Peki, şimdi gerçekten ne yapmalıyım? Tekrar yazmaya başlasam, bitebilir mi? Mutlu son diye bir şey var mı bu hikayede?

Ne olmalı?

Haziran-Eylül 2018

Tüm Zamanların En Çok Okunan 3 Yazısı