Hikaye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hikaye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ocak 2024 Cumartesi

KİMİN HANGİSİ OLDUĞUNU TANIMAK

Güzellik ve Çirkinlik


 Efsane dizi Deli Yürek'i yeniden izlemeye başladım. Kuşçu ile Yusuf Miroğlu sahneleri çok hoşuma gidiyor. Dizinin 74. bölümünde güzel bir hikaye anlatıyor kuşçu:

"Güzellik ile Çirkinlik bir gün deniz kıyısında karşılaşmış. Biri diğerine 'Hadi denize girelim' demiş. Giysilerini çıkarıp girmişler. Biraz sonra çirkinlik sudan çıkıp güzelliğin giysilerini giyip gitmiş. Sonra güzellik kıyıya çıkmış. Kendi giysilerini bulamayınca, çıplak kalmamak için, çirkinliğin giysilerini giymiş. 

O gün bugündür erkek ve kadınlar, güzellik ile çirkinliği birbirine karıştırır. Ama önceden çirkinlik ile güzelliği görmüş olanlar, giysilere aldanmaz. Kimin, hangisi olduğunu tanırlar."

Vesselam.  26 Eylül 2022.


Sonraki yazılardan haberdar olmak için "izle"yebilirsiniz  :) 👉 ya da 👇

9 Mart 2019 Cumartesi

Perhiz lahana




B.

Küçük kalabalığına nasihatte bulunuyordu ihtiyar:

"Birbirinizi kırmayın. Muhabbetle yaklaşın, sevin birbirinizi. Üzmeyin, kendinizi ve sizi üzenleri... Sükut edin Sükunetle yaklaşın..."

Derken, o an boş bulundu ihtiyarın dinleyeni, gülmeye başladı. İhtiyar, dikkatini onun üzerine yoğunlaştırdı. Uzunca baktı ona. Ansızın hakim olamadı kendine ve kükredi, tüm hışmıyla!

On beş dakikalık nasihat bir anda yerle yeksan olmuştu tam o an...

Şaşkın gözler ihtiyarı izliyordu.

İhtiyar pişmanlığını gizleyemese de ok yaydan, söz ağızdan çıkmıştı bir kere... 23.01.15

23 Şubat 2019 Cumartesi

Yaz bunu

İnsan hayalleri ile yaşar, yaşadıkları ile ölür. Yaz bunu!


B.

Kaşığı tabağın tam ortasına daldırdım. Sofradakiler birer birer son lokmalarını ağızlarına götürmekteydi. Kaşıklar usulca sofraya bırakıldı. Adeta bir filmden çıkmış bu ev sakinleri yüzüme bakmaya başladı. Ben telaşla evden çıktım.


24 Mart 2018 Cumartesi

Derdimiz muhabbet



B.

Kıraathanede oturuyorduk. İçeri  girdi. Kalabalığı selamladı. Arayan gözlerle başını sağa sola çevirdi. Ta ki aradığını bulanda yanımıza vardı. Elini masamızın yamacındaki boş tabureye uzattı. Sonra


Siz O'sunuz, değil mi?” dedi. 

Kim miyiz?” diye sual ettik. 

“…o işte canım, hani şuu…”


Derken sözünü kesmek icâb oldu.


Biz,” dedik. “…aciz bir kuluz sadece.”


İçeride bir sessizlik. Ardından, kalabalık koşar adımlarla çıktı kıraathaneden. Gülüverdik.Tutamadık kendimizi. O yabancı, elini çekti tabureden, vazcaydı oturmaktan. 

Yanımızda birkaç refikle biz, naçizane dost meclisimizle, masamızdan ayrılan yabancıyı izledik. Kapıya yanaşğında durdu. Sonra  tekrar, hızla döndü bize doğru, ses çıkaran ayakkabısıyla sessizliğe zıt; geldi tekrar yamacımıza, çekti tabureyi ve oturdu.


Şimdi inandım…” dedi.  “…siz O’sunuz elbet…”


Sükût ettik. Merakla dinledik. Devam etti sözlerine:


...inanması zor ama kalabalık dağılınca idrak ettim. Siz az kalan, bildiğini amel eden, öğreten, Rahman’dan gelen,  Rahim’e giden bir…”

Aciz bir kuluz sadece” dedik, son  kez. “Derdimiz, muhabbet ve Rıza-ı İlahi evvela.”

Eyvallah” dedi.


Eyvallah” dedik.   

Tüm Zamanların En Çok Okunan 3 Yazısı