23 Haziran 2018 Cumartesi

Kul

Doğru yolumuzda yanlış binekler kullanıyoruz


B.


Öyle bir koşuşturmanın içindeyiz ki! Bazı değerlerimizi, hatta akidlerimizi unuttuk. Sıla-ı Rahim bunlardan biri.

Değil akraba ziyareti yapmak, arayıp hal hatır soramayacak kadar da hantal durumdayız. Nedir bizi alıkoyan? Ne bu kadar yoran?

Gerekirse” diye başlayan cümleler kurma vaktimiz gelmedi mi artık? Geldi de geçiyor… Ha bugün, ha yarın ölümün kıyısındayız. Sürekli ertelemekte olduğumuz ölümden başkası değil. Lakin geldiğindeki pişmanlığımız bize bir değer katmayacak.

İnanın bana, doğru yolumuzda yanlış binekler kullanıyoruz. Tökezleyeceğimizi bildiğimiz halde hayırlı olandan sakınıyoruz. Korkarım ki bu halin sonunda yalnızlaşacak ve daha vahimi, duyarsızlaşıp insan olduğumuzu unutacağız…

Kimdir insan? Basit bir cevabı var: Kul!

İlk aklınıza gelen dünyevi kelimeler ise bir daha cevap hakkını verin kendinize. Bu soruyu sürekli sorun. Doğru cevabı gönülden verdiğinizde artık doğru yola girdiniz demektir. İnşaAllah.

Bu yol uzun, çetin, fakat çok ama çok kısa vakitte alınması gerek… Bir çıkmaz gibi görünse de mühim olan yolda sefer eyleyip tevekküle adım atmak.

Ne mutlu tevekkül edip gayeyi idrak edenlere! 

9 Haziran 2018 Cumartesi

Kendine gel! Yazı Dizisi#1

Yarın, geç olabilir...

B.

Günler geçiyor. Ve hala ne yaptığımızı bilmeden yaşamaya devam ediyoruz. Edebiliyor muyuz? desek daha doğru olur sanırım.

Günler geçiyor… Durmadan ileriye akıp giden ömrü, tutmaya çalışmaktan öteye gidemiyoruz. Hepimiz bir üzümün peşine düşş ulaşabilme gayretine girerken tökezleyerek sudan sebeplerle gaflete düşüyoruz.

Bir düşün. Ne yapıyorum? Nereye bu gidişim? Ne için geldim? Neyi amaçlıyorum?

şün, ama öyle alelade değil. Sahiden! Dilinle gönlün bir olarak düşün.

Artık, kendimize gelme vakti gelmedi mi?

Vakit geçiyor, hem de alabildiğine hızlı Ne alırsak kâr hanemize eklenecek. Artık şu gerçeğin peşinden koşarak gitme vaktidir. Vakit, ölmeden önce ölmenin vaktidir. Kendimize dert edinmenin, dertli dertli yanar iken kendimizi bulmanın vaktidir.

Hadi, şimdi bir dert edin ya da var olan derdini güncelle. Ve harekete geç

26 Mayıs 2018 Cumartesi

Yabancı

Aciz bir yabancı insan
B.

Hayat gerçekten çok kısa ve özlem duymak insana acı verici bir his. Hele bir de neye özlem duyduğunu tam olarak kendinden bile saklıyorsan. Hal böyle olunca,  hasret yükü artıyor. Tabi sorular da…

İnsan, anlatamayınca değer verdiğine değerini,  yalnızlaşmaya çalışıyor istemsiz. Biliyor ki yalnızın da  bir Sahibi var. Güvence O’ndan gelen vaadedir.

Şöyle, izliyorum da çevremi, ne kadar yabancıyım diyorum. Durup düşündükçe, küçük naçizane fikirler  büyüdükçe büyür hale geliyor kafamın içinde… her bir  çekmece, ayrı bir fikre aralanıyor akıl dolabında.

Sonra  yine başlıyor döngü. Hayat gerçekten de çok kısa… ve özlem duymak, hem de neye olduğunu  bilmediğin bir sebebe, acı verici…  bu hasret dolu insan,  sığınak aradı mı bulamazsa yıkılır ansızın.

İşte o an, bir  kapı aralanır da bulur aradığını... 


Ey sevdiğini yalnız diyarlarda gölgeden de yalnız olmuş  halde arayan, gel!
Gel de bul kendini bir hasret kapısından geçerek, Özlemini yitirmeden gel
Gel ki sen, bir yol üzeresin.
İstikamet, yolun özüdür bilesin.

Geç hadi şimdi o kapıdan da aklın dolapları kilitlensin.  Hasretin vuslata erişsin. Bilinmez sandıkların bir bir  zuhura ersin.
Gölgelerden kurtulup da gir o kapıdan.  Ta ki bir ziya, seni bulana dek git.

Bir yabancı ki bu insan, ne için yaşadığını idrak etme çabasını güderken çekmeceler arasında kaybolabilecek  kadar da narin… bir o kadar da aciz bir insan… 

25 Mayıs 2018 Cuma

Ölüm yokluk mu? #Vefa2

Necip Fazıl Kısakürek


B.

Marmara Kıraathanesi’nin müdavimlerinden, yol  gösterici, nesil ihya edici (O'nun izniyle), kul, Üstad Necip Fazıl’ı, naçizane Kıraatanemizde, vefatının 35.  Yıldönümünde saygı, hasret, hürmet, muhabbet ve  rahmetle anıyoruz.


Çocukken haftalar bana asırdı
Derken saat oldu, derken saniye…
İlk düşünce, beni yokluk ısırdı;
Sonum yokluk olsa bu varlık niye?

Yokluk, sen de yoksun, bir  var bir yoksun!
İnsanoğlu kendi varından yoksun…
Gelsin beni  yokluk akrebi  soksun!
Bir  zehir ki, hayat özü faniye…

üstad Necip Fazıl Kısakürek   |  Yokluk, Zehir


Allah’ın rahmeti üzerine olsun.




“…biraz önce başı dik duran şu adamın başı yana  şünce ne oldu şimdi…Şimdi yok mu?...”
Bir  yalnızlık  gecesi’nin  vehimleri 
  

19 Mayıs 2018 Cumartesi

Sessiz Kalma! MİM#1



B.

Bugün  Kıraatane olarak, karınca misali vazifemizi  en  cüz’i  şekilde de olsa yazarak gerçekleştirmek istedik. Yüce Peygamberimizin (aleyhissalâtu  vesselam) buyurduğu üzere, hiç değilse yazarak  “alimin  kalemine” erişmektir niyetimiz.

Bu minvalde, siz değerli komşu bloggerlarımızı da destek maksadıyla etiketliyoruz.

Cuma Hutbesinden:

Mekke ve Medine nasıl ki Müslümanların ruhu ve sevdası ise,  Kudüs de öylece damarlarımızda dolaşan kandır. Kudüs İslam ümmetinin vahdet binasındaki kilit taşıdır. Kudüs sıradan bir toprak parçası değildir. Kudüs  ve  Mescid-i  Aksa bize Peygamberimizin emanetidir. Kudüs sadece Filistin, Mescid-i  Aksa civarında yaşayanların değil, tüm dünya Müslümanlarının göz bebeği ve insanlığın ortak değeridir.

Bugünse Kudüs, Müslümanların ve insanlığın önünde bir vicdan, hukuk ve aklak sınavıdır…

Kudüs sınavı karşısında her birimize düşen vazife, yaşanan vahşete asla rıza göstermemektir…

Allah’ım, Mescid-i  Aksa’yı  işgale yeltenenlere fırsat verme. Müslüman aleminin içinde bulunduğu bu  zor durumdan bir an evvel kurtulmaları için yardım eyle. Bizlere yeniden, aziz  bir  ümmet  olarak adaleti ayakta tutmayı nasip eyle. Dualarımız kabul  eyle.  Amin.”


#Konuloji #İnsanaDavet #Sahih  Hikayeler #Begonvil  Sokağı #Kiremithanem #Girift #İman  Power #Mavi  ve  Edebiyat #Sessiz  Kaldım #Beyda’nın Kitaplığı


Ve  sizin  etiketledikleriniz…  #kudüskirmizicizgimizdir 

Tüm Zamanların En Çok Okunan 3 Yazısı