|
Kendi gökkubemiz altında |
Ağaç Ev Sohbetleri 230. yayınına ulaştıktan sonra bir yazı yazmak, başlıklı yazıma hoş geldiniz :) Sevgili Derin, nam-ı diğer Deeptone, blogunda okudum ve üzerine yazmak istedim ben de.
Haftanın Konusu: "Geleneksel Kültürü Korumak Önemli midir?"
Konu üzerine konuşmaya başlamadan önce kavramları açıklayalım isterim. Bu sayede kavramlar üzerine konuşmak daha güzel olur, diye düşünüyorum.
Türk Dil Kurumu TDK, gelenek ve kültür için şunları kaydetmiş:
Gelenek: Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar; anane, örf, tradisyon:
Kültür: Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü; hars, ekin.
Şimdi bu noktada diyorum ki, acaba biz kültürel birikimlerimizi, maddi ve manevi değerlerimizi iletmek amacıyla mı küreselleşme yolunda yürüdük ve yürürken erimeye başladık? Yoksa kültür ve gelenekleriyle bizi eritmeye zaten başlamışlarken biz, yayılamadan erimeye hazır halde miydik?
Ne demek istiyorum?
Yani Biz kimiz? Nereden geldik? Kimi temsil ediyoruz? Annemizden öğrendiğimiz anane, alışkanlıklar kimi temsil ediyor? Hangi kültürel birikimlerimiz ve değerler etrafında toplanıyoruz? Hangi değerler bizi aynı gölgede buluşturur?
Bu kadar soruyu sorduktan sonra bunları tek başıma cevaplamam oldukça güç. Aslında sorular, cevaplardan güçlü. Yine de elbette cevapları da var. İşte bu noktada, bu cevaplarla, kuşaktan kuşağa iletilen, miras addedilen, alışkanlıklar, "kültürel kalıntılar" ve eserlerimiz korumaya değer. Çünkü bunlar bir değer. Korumak önemlidir.
Nedir bunlar?
Bunlar, somut olmayan kültürel mirasımız, ören yerlerimiz, eşyalarımız, umutlarımız, anıtlarımız, camilerimiz, hamamlarımız, kalelerimiz, köprülerimiz, ve diğer yerlerimiz... Geleneksel sporlarımız, yemeklerimiz, sözlerimiz, deyişlerimiz, türkülerimiz, kahvemiz, görsel sanatlarımız, geleneksel sohbetlerimiz. Biz.
Biz şu Anadolu yurdunda, irfanı ile ilmiyle ve bilimiyle, küresel denene alet olmadan, ondan da faydalanarak, geleneğimizi korumalı ve bu geleneği yaymak için bir ileti haline getirdiğimiz değerlere sahip çıkmalıyız. Böylece, kelimelerin anlamlarını yaşatmış, kuşaktan kuşağa açıklamasını layıkıyla yerine getirebilmiş oluruz.
Tüm bunları bildikten ve özümsedikten sonra, küreselleşen dünyayı özümüzle görüp her türlü popülerliği ve pop kültüre bakışımızı etkilenmeden inceleyebiliriz.
Sözler, değişir gelişir ve hisler uzun yıllar kültürünü yaşatır.