Aciz bir yabancı insan |
B.
Hayat gerçekten çok kısa ve özlem duymak
insana acı verici bir his. Hele bir de
neye özlem duyduğunu tam olarak kendinden bile
saklıyorsan. Hal böyle olunca, hasret
yükü artıyor. Tabi sorular da…
İnsan, anlatamayınca değer verdiğine değerini, yalnızlaşmaya çalışıyor istemsiz. Biliyor ki yalnızın da
bir Sahibi var. Güvence O’ndan gelen vaadedir.
Şöyle, izliyorum da çevremi, ne kadar yabancıyım diyorum. Durup düşündükçe, küçük naçizane fikirler
büyüdükçe büyür hale geliyor kafamın içinde… her bir çekmece, ayrı bir fikre aralanıyor akıl dolabında.
Sonra
yine başlıyor döngü. Hayat gerçekten de çok kısa… ve özlem duymak, hem de
neye olduğunu bilmediğin bir sebebe, acı verici… bu
hasret dolu insan, sığınak aradı mı bulamazsa yıkılır ansızın.
İşte o an, bir kapı aralanır da
bulur aradığını...
Ey sevdiğini yalnız
diyarlarda gölgeden de yalnız olmuş halde arayan, gel!
Gel de bul kendini bir hasret kapısından
geçerek, Özlemini yitirmeden gel
Gel ki sen, bir yol üzeresin.
İstikamet, yolun özüdür bilesin.
Geç hadi şimdi o
kapıdan da aklın dolapları kilitlensin.
Hasretin vuslata erişsin. Bilinmez sandıkların bir bir
zuhura ersin.
Gölgelerden kurtulup da gir o kapıdan. Ta ki bir ziya, seni bulana dek git.
Bir yabancı ki bu insan, ne için yaşadığını idrak etme çabasını
güderken çekmeceler arasında kaybolabilecek
kadar da narin… bir o kadar da aciz bir insan…