18 Şubat 2021 Perşembe

Ağlamaya İhtiyacın Var Bugün

 Evet, belki de dünyada çok fazla kötü haber var. Gidişat evet, çok kötü belki. Evet, komplocular yine haklı çıkıyor? Evet, belki planlar birer birer gerçekleştiriliyor ama unutma, korkma da… Allah'a güven. Sen bir kul olarak kendi içinde olanı çıkar ortaya. Sen bir insansın. Küçük ama doğal, kendi halinde ama bir dünyasın…

Evet, herkesin bir planı var. Evet, politik ve siyasi anlamda masada kazanılıp kaybedilen savaşlar var. Evet, "aslında" diye başladığımız cümleler var. Aslında o filmin o dizinin o yazının o sözlerin arkasında anlatılmak istenen başka şeyler var.. Evet, birçok mesaj var.

Ama baktığında şöyle balkona çıkıp yaşadığın hayata… Tüm bunlar ne kadar seni yansıtıyor? Bu yığınla bilginin varlığı senin doğal, kendiliğinden, sana özgü yaşamını ne kadar huzura erdiriyor? Bir bak şöyle dışarıdan, o balkondan kendi hayatına.

Ne kadarı sensin hayatının? Evet, hepsi gerçek, belki üstümüze üstümüze gelen büyük kaoslar var.

Evet, birçokları şimdiyece yaşandı ve yaşadın, yaşadık. Ama bak bir dışardan küçük görünen ama aslında ne kadar da geniş olan hayatına. Ne kadar da daralttığına bir bak; helal daireni ne kadar da daralttığına... Kendini ne kadar bunalttığına.

Sen… Ben… Evet, çok sorun, dert var, ama ben neden bu kadar yorgunum? Aradığım neydi benim? Bulduğumda huzura erdiğim neydi? Geçmişte o deneyimlediğim, kaybolan öz duygu şimdi nerede? Haberler… İnsanlar... Toplum ve ben… İnsanlar fakir… İnsanlar üzgün... İnsanlar kimsesiz...

Şimdi yine yeniden düşsen de kalktığın bir yoldasın, yoldayız, yeniden... Yeniden... Yeniden...

Bugün, o gün. O'na dayan! O'nu an, O'na rağbet et!

Bir yol var. Var mısın?

Hayırlı Kandiller

15 Şubat 2021 Pazartesi

Şeylere Yüklenen Anlamlar

  

İki adam bir göl kıyısında piknik sandalyelerinde oturmuş, çaylarını yudumluyor.

Güneş onların yüzüne vuruyor. O güzel sarı ışık kavak ağaçlarının rüzgardaki hışırtıları ve kuşların kanat çırpışları arasında huzme huzme tüm göl kıyısına yayılıyor. Adam bir şeyler anlatıyor.

Bazı şeyleri değerli kılan, o şeylere yüklenen anlamdır.

Elini cebine atar, minicik pembe renkte bir patik çıkarır. Diğer cebindense para çıkarır. Miktarın azlığından olacak, küçük bir tebessümle omzunu silker. Onluk parayı ve o pembe patiği arkadaşına doğru kaldırarak yaklaştırıp şöyle der:

(sol elindeki patiği hafif kaldırır)

Bazı şeylerin değeri kişiye özgüdür.

Diğeri onu dinlemeyi sürdürür. Adam sağ elindeki parayı hareketlendirir.

Bazı şeylerse tüm insanlığın beşeri sistemde nasıl yaşadığına karar verecek kadar değerlidir...

10 Şubat 2021 Çarşamba

Abdülhamid Han

 

Sultan İkinci Abdülhamid.

Babası   : Sultan Abdülmecid

Annesi   : Tirimüjgan Kadın Efendi

Doğumu: 21 Eylül 1842

Vefatı     : 10 Şubat 1918

 

"Sultan Abdülhamid Han, padişahlığı zamanında yıkılmak üzere olan devleti ayakta tutacak en iyi tedbir ne ise onları hiç tereddüt etmeden yerine getirdi ve devletin yıkılmasını tam 33 sene geciktirdi.

İkinci Abdülhamid İstanbul'da doğdu. Uzun boylu, buğday tenli, siyah ve sık sakallıydı. Kaşlarının üzeri hafifçe çıkıntılı ve gözleri de siyahtı.

Devrinin en kıymetli alimlerinde, çok iyi tahsil yaptı. Kuvvetli bir hafıza ve basirete sahipti. Gayet güzel ve düzgün konuşurdu. Deha derecesinde bir siyasete sahipti. Aynı zamanda çok cesur bir padişahtı. Spor yapmaktan hoşlanırdı. Gayet güzel silah ve kılıç kullanırdı. Son derece takva idi. Tasavvufa ait geniş bilgisi vardı.

Padişahlığı zamanında yıkılmak üzere olan devleti ayakta tutacak en iyi tedbir ne ise onları hiç tereddüt etmeden yerine getirdi ve devletin yıkılmasını tam 33 sene geciktirdi. Devrinde yapmış olduğu işleri, bazı aydın geçinen tabaka hariç, herkes takdirle karşılıyordu. Aleyhine her türlü iftiralar, en kötü isnatlar uyduruluyor ve Avrupa devletlerinin himayesinde yaşayan çeyrek aydın bile olamayanlar, gazetelerinde durmadan bu iftira ve isnatları yazıyorlardı. Hiç yılmadan ve bıkmadan, Devlet-i Aliyyeyi 33 sene idare etti. Dünya savaşının çıkacağına inanıyor, çıktığında ise Osmanlı Devletini kurtaracak şeyin, ancak denizlerde kuvvetli bir devletin yanında savaşa katılmak olduğunu düşünüyordu. Tahttan indirildiğinden hemen sonra bu görüşünün tam zıddı yapılmış, koca devlet de tamamen yıkılmıştı.

"Bu Cenabı Hakkın takdiridir."

Prens Bismark'a göre 100 gram aklın 90 gramı Abdülhamid Han'da, 5 gramı kendisinde, 5 gramı da diğer siyasilerdeydi.

Abdüllhamid Han'ın en büyük talihsizliği devleti en kötü şartlar altında eline almış olmasıdır. Tahttan indirildikten sonra zaman ilerledikçe, aleyhinde olup da pişman olmayan hemen hemen kalmamış gibiydi. Son derece dindar ve namuslu idi. Zevk ve sefaya düşkün değildi. Abdestsiz olarak hiçbir devlet işine imza atmadığı meşhurdur. 1908 senesinde düzmece bir irtica olayını bahane ederek tahttan indirdiklerinde yüksek bir veli derecesinde olan Büyük Hakan: "Bu Cenabı Hakkın takdiridir." diyerek elinde muazzam kuvvetler olduğu halde müdahale bile etmeden tahtını terketmiştir. Tahttan indirilmesinde birinci derecede Yahudilerin rolü vardı. Çünkü daha o zamanlar Yahudiler Filistin'den toprak istemişler, Sultan Abdülhamid de reddetmişti.

Siyasi ve diplomatik hadiselerin en çok olduğu devir şüphesiz Abdülhamid Han devridir. Bu büyük padişaha, bütün tarihi hakikatler ortaya çıkmış olmasına rağmen, hala iftira edenlere rastlamak mümkündür(...)

Abdülhamid neler yapmıştır:

  • Polis teşkilatını geliştirdi,
  • Komiserlik ve başkomiserlik makamlarını ihdas etti,
  • Savcılık müessesesini kurdu,
  • Ceza ve Ticaret usulü kanunlarını çıkarttı,
  • Askeri dikimevleri, tersaneler, feshaneler kurdurdu,
  • İstanbul, İzmir limanlarını tesis etti,
  • Tahta çıktığı zaman 252 milyon altın borcumuzu tahtı bıraktığında 30 milyon altına indirdi,
  • Köylerdeki ilkokulların dışında 300 tane ortaokul açtırdı ki bu okullarda yabancı dillere kadar birçok yeni dersler okutuluyordu,
  • Arkeoloji, Askeri müze, Yıldız Müzesi, Yıldız ve Beyazıt Kütüphaneleri yine o devirde açıldı,
  • Kuduz müessesesi o devirde açıldı,
  • Hamidiye çeşmeleri ve Terkos Su Şirketini yine Abdülhamid Han kurdurdu ve Kırkçeşme ile Halkalı Sularının ıslahı yine Abdülhamid'e nasip oldu.

Büyük Hakan 1918 senesinin 10 Şubat'ında hayata gözlerini yummuştu

Tahttan indirildikten sonra Selanik'e sürülmüş, birçok işkenceler yapılmış ve Selanik'in düşman işgali altında kalma ihtimali çıkınca İstanbul'a Beylerbeyi Sarayı'nda oturmaya mecbur edilmiştir. Büyük Hakan, 1918 senesinin 10 Şubat'ında bu sarayda hayata gözlerini yummuş, Divanyolu'ndaki Sultan Mahmud Türbesine, amcası Sultan Abdülaziz ile dedesi İkinci Mahmud'un yanına defnedilmiştir. Vefatında 74 yaşını 4 ay geçiyordu. Cenazesinde en hareketli aleyhtarları bile ağlamışlardır. (Allah rahmet eylesin.)

Erkek çocukları: Mehmed, Selim, Abdülkadir, Ahmed Nuri, Mehmed Burhaneddin, Abdürrahim, Ahmet Nureddin, Mehmed Âbid, Ahmed.

Kız Çocukları    : Ulviye Sultan, Zekiye Sultan, Naime Sultan, Naile Sultan, Ayşe Sultan, Refia Sultan, Şadiye Sultan."

Ruhuna Fatiha

Sultan İkinci Abdülhamid Han (1293-1377 H)

Abdülhamid Han'dan sonraki padişah: Sultan Mehmed Reşat

 

Bu makaledeki bilgiler, Osmanlı Yayınevi tarafından neşredilen, Abdülkadir Dedeoğlu tarafından hazırlanan Osmanlılar Albümü kitabından iktibas edilmiştir.

Dedeoğlu, A. (1981). Osmanlılar Albümü. İstanbul: Osmanlı

Tüm Zamanların En Çok Okunan 3 Yazısı