25 Mayıs 2021 Salı

Genç Adam!

 

Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...

"Zaman bendedir ve mekân bana emanettir! " şuurunda bir gençlik...

Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk iki buçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hakimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını, Allah'ın, Kur'an'ında "Belhüm Adal" dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, Türkü madde plânında kurtardıktan sonra, ruh plânında helâk edici tam dört devre bulunduğunu gören...  Bu devirleri yükseltici aşk, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet, şimdi... Beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik...

Gökleri çökertecek ve yeni kurbağa diliyle bütün "dikey"leri "yatay" hale getirecek bir nida kopararak "Mukaddes emaneti ne yaptınız?" diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik...

Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik...

Halka değil Hakk'a inanan, meclisinin duvarında "Hakimiyet Hakk'ındır" düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta ve halis hürriyeti Hakk'a kölelikte bulan bir gençlik...

Emekçiye "Benim sana acıdığım ve yardımcı olduğum kadar sen kendine acıyamaz ve yardımcı olamazsın! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başıboş bırakılamazsın!" diyecek; Kapitaliste ise, "Allah buyruğunu ve Resul ölçüsünü kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın!" ihtarını edecek... Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrakine sahip bir gençlik...

Bir buçuk asırdır yanıp kavrulan, bunca keşfine ve oyuncağına rağmen buhranını yenemeyen ve kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığını, Türkün de yine bir buçuk asırdır işte bu batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını çözecek ve her sistem ve mezhep, ortada ne kadar hastalık varsa tedavisinin ve ne kadar cennet hayali varsa hakikatinin İslam'da olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna İslam âlemine ve bütün insanlığa numunelik teşkil edecek bir gençlik...

Kim var?

"Kim var!" diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, fert fert "Ben varım!" cevabını verici, her ferdi "Benim olmadığım yerde kimse yoktur!" duygusuna sahip bir dava ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik...

Can taşıma liyakatini, canların Canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nispette strateji ve taktik sahibi bir gençlik...

Büyük bir Tasavvuf Adamının benzetişiyle, zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı fark edecek kadar gözü keskin bir gençlik...

Bugün, komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, çıkartma kağıdı şehri, muzahrafat (müzahrefat) kanalı sokağı, fuhş albümü gazetesi, şaşkına dönmüş ailesi ve daha nesi ve nesi, hasılı, güya kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldığı zehirli tesiri üzerinden silkip atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine, telkin ve temmiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, tek başına onlara karşı durabilecek ve çetinler çetini bu işin destanlık savaşını kazanabilecek bir gençlik...

Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa gelmiş ve geçmiş bütün eski nesillerden hiçbirini beğenmeyen, onlara "Siz güneşi ceketinizin astarı içinde kaybetmiş marka Müslümanlarısınız! gerçek Müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi!" diyecek ve gerçek Müslümanlığın "ne idüğü"nü ve "nasıl"ını gösterecek bir gençlik...

Tek cümleyle, Allah'ın, kâinatı yüzüsuyu hürmetine yarattığı Sevgilisinin âlemleri manto gibi bürüyen eteğine tutunacak, O'ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak, barınak tanımayacak ve O'nun düşmanlarını ancak kubur farelerine denk muameleye lâyık görecek bir gençlik...

Bu gençliği karşımda görüyorum. Maya tutması için otuz küsur yıldır, devrimbaz kodamanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemime kan çekerek yırtındığım, kıvrandığım ve zindanlarda çürüdüğüm bu gençlik karşısında uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allah'a hamd etme makamındayım.

Genç adam! bundan böyle senden beklediğim, manevî babanın tabutunu musalla taşına, anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymandır.

Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahpe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!

Allah'ın selâmı üzerine olsun!

Necip Fazıl Kısakürek

Bir Fatiha...

19 Mayıs 2021 Çarşamba

üretmek

 İstediğim bir şeyden verimli sonuçlar almak istiyorsam onun üzerine düşmem gerektiğini anlıyorum. Fayda üretmek için bir miktar kendimi tüketmem gerekiyor -müspet anlamda-

Devamı gelecek nasipse...

17 Mayıs 2021 Pazartesi

Bloglardan Seçmeler #2

 Bu hafta okuduğum, incelediğim içerikleri sizinle paylaşıyorum.

GZT • mecra

Birçok kaliteli içeriği ile yeni nesil sosyal içerik platformu olan gzt'nin bir markası olan mecra, bir şehrin hikayesini detaylarıyla anlatıyor:

KUDÜS: Bir Şehrin Hikayesi

Kiremithanem

Samimi bir yazı kaleme alan Kiremithanem bir acıyı, gerçeği, okuyanlarla paylaşıyor.

Gülten Çapkın Blog

Gülten Hanım blogunda bebeğine bugünkü zulümleri anlatıyor. İnsanların nasıl davrandıklarını...

Bebeğime Mektup 3

Sade ve Derin

Deeptone bu haftanın kitaplarını paylaşmış:

Haftanın Kitapları

Duodiyet

Duo, kısa süreli yapılan bir diyetten bahsediyor ve nasıl yapılacağını anlatıyor:

Detoks Diyeti Nasıl Yapılır? Kaç Kilo Verdirir?

Yaşamdan Yazılar

Severek takip ettiğim bir başka blog olan yaşamdan yazılar'da aşılanma ve maske konusunu okuyabilirsiniz:

Aşını ol, maskeni çıkar

Toparlayalım

Bu haftaya da bu şekilde başlamış olduk. Yeni bir açılmanın hepimize sağlık, huzur ve afiyet getirmesini Rabbimden dilerim.

İçerikte beğendiğiniz beğenmediniz ne varsa bir kelime, emoji ile dahi olsa lütfen yorumlarda belirtiniz. İnsan konuştukça tanışıyor, öğreniyor.

Filistin'i de dualarınıza dahil ediniz... Selametle. 

 


Tüm Zamanların En Çok Okunan 3 Yazısı