15 Temmuz 2018 Pazar

Faaliyet Raporu ve Anma

KıraataneBlog



Bundan tam bir yıl önce bugün başlayan yolculuğumuzun naçizane bir raporu sizlerle.

Bu vesileyle hem Sene-i Devriyemizi paylaşıyor hem de tam 2 yıl önce bugün işgal teşebbüsünün yaşattığı acıların bir daha yaşanmamasını Yüce Allah'tan diliyoruz.

Şehitlerimize rahmet, kalanlarımıza başsağğı ve hayırlı ömürler diliyoruz.

"Kıraatane Blog Sene-i DevriyeFaaliyet Raporu"* keyifle incelemeniz dileğiyle.

Direkt olarak indirebilirsiniz.Mobilden indirmek için indirme sonrası çıkan uyarıda Tarayıcı ile aç komutuna dokunun*

23 Haziran 2018 Cumartesi

Kul

Doğru yolumuzda yanlış binekler kullanıyoruz


B.


Öyle bir koşuşturmanın içindeyiz ki! Bazı değerlerimizi, hatta akidlerimizi unuttuk. Sıla-ı Rahim bunlardan biri.

Değil akraba ziyareti yapmak, arayıp hal hatır soramayacak kadar da hantal durumdayız. Nedir bizi alıkoyan? Ne bu kadar yoran?

Gerekirse” diye başlayan cümleler kurma vaktimiz gelmedi mi artık? Geldi de geçiyor… Ha bugün, ha yarın ölümün kıyısındayız. Sürekli ertelemekte olduğumuz ölümden başkası değil. Lakin geldiğindeki pişmanlığımız bize bir değer katmayacak.

İnanın bana, doğru yolumuzda yanlış binekler kullanıyoruz. Tökezleyeceğimizi bildiğimiz halde hayırlı olandan sakınıyoruz. Korkarım ki bu halin sonunda yalnızlaşacak ve daha vahimi, duyarsızlaşıp insan olduğumuzu unutacağız…

Kimdir insan? Basit bir cevabı var: Kul!

İlk aklınıza gelen dünyevi kelimeler ise bir daha cevap hakkını verin kendinize. Bu soruyu sürekli sorun. Doğru cevabı gönülden verdiğinizde artık doğru yola girdiniz demektir. İnşaAllah.

Bu yol uzun, çetin, fakat çok ama çok kısa vakitte alınması gerek… Bir çıkmaz gibi görünse de mühim olan yolda sefer eyleyip tevekküle adım atmak.

Ne mutlu tevekkül edip gayeyi idrak edenlere! 

9 Haziran 2018 Cumartesi

Kendine gel! Yazı Dizisi#1

Yarın, geç olabilir...

B.

Günler geçiyor. Ve hala ne yaptığımızı bilmeden yaşamaya devam ediyoruz. Edebiliyor muyuz? desek daha doğru olur sanırım.

Günler geçiyor… Durmadan ileriye akıp giden ömrü, tutmaya çalışmaktan öteye gidemiyoruz. Hepimiz bir üzümün peşine düşş ulaşabilme gayretine girerken tökezleyerek sudan sebeplerle gaflete düşüyoruz.

Bir düşün. Ne yapıyorum? Nereye bu gidişim? Ne için geldim? Neyi amaçlıyorum?

şün, ama öyle alelade değil. Sahiden! Dilinle gönlün bir olarak düşün.

Artık, kendimize gelme vakti gelmedi mi?

Vakit geçiyor, hem de alabildiğine hızlı Ne alırsak kâr hanemize eklenecek. Artık şu gerçeğin peşinden koşarak gitme vaktidir. Vakit, ölmeden önce ölmenin vaktidir. Kendimize dert edinmenin, dertli dertli yanar iken kendimizi bulmanın vaktidir.

Hadi, şimdi bir dert edin ya da var olan derdini güncelle. Ve harekete geç

Tüm Zamanların En Çok Okunan 3 Yazısı