25 Mayıs 2021 Salı

Genç Adam!

 

Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...

"Zaman bendedir ve mekân bana emanettir! " şuurunda bir gençlik...

Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk iki buçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hakimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını, Allah'ın, Kur'an'ında "Belhüm Adal" dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, Türkü madde plânında kurtardıktan sonra, ruh plânında helâk edici tam dört devre bulunduğunu gören...  Bu devirleri yükseltici aşk, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet, şimdi... Beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik...

Gökleri çökertecek ve yeni kurbağa diliyle bütün "dikey"leri "yatay" hale getirecek bir nida kopararak "Mukaddes emaneti ne yaptınız?" diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik...

Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik...

Halka değil Hakk'a inanan, meclisinin duvarında "Hakimiyet Hakk'ındır" düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta ve halis hürriyeti Hakk'a kölelikte bulan bir gençlik...

Emekçiye "Benim sana acıdığım ve yardımcı olduğum kadar sen kendine acıyamaz ve yardımcı olamazsın! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başıboş bırakılamazsın!" diyecek; Kapitaliste ise, "Allah buyruğunu ve Resul ölçüsünü kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın!" ihtarını edecek... Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrakine sahip bir gençlik...

Bir buçuk asırdır yanıp kavrulan, bunca keşfine ve oyuncağına rağmen buhranını yenemeyen ve kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığını, Türkün de yine bir buçuk asırdır işte bu batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını çözecek ve her sistem ve mezhep, ortada ne kadar hastalık varsa tedavisinin ve ne kadar cennet hayali varsa hakikatinin İslam'da olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna İslam âlemine ve bütün insanlığa numunelik teşkil edecek bir gençlik...

Kim var?

"Kim var!" diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, fert fert "Ben varım!" cevabını verici, her ferdi "Benim olmadığım yerde kimse yoktur!" duygusuna sahip bir dava ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik...

Can taşıma liyakatini, canların Canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nispette strateji ve taktik sahibi bir gençlik...

Büyük bir Tasavvuf Adamının benzetişiyle, zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı fark edecek kadar gözü keskin bir gençlik...

Bugün, komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, çıkartma kağıdı şehri, muzahrafat (müzahrefat) kanalı sokağı, fuhş albümü gazetesi, şaşkına dönmüş ailesi ve daha nesi ve nesi, hasılı, güya kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldığı zehirli tesiri üzerinden silkip atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine, telkin ve temmiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, tek başına onlara karşı durabilecek ve çetinler çetini bu işin destanlık savaşını kazanabilecek bir gençlik...

Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa gelmiş ve geçmiş bütün eski nesillerden hiçbirini beğenmeyen, onlara "Siz güneşi ceketinizin astarı içinde kaybetmiş marka Müslümanlarısınız! gerçek Müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi!" diyecek ve gerçek Müslümanlığın "ne idüğü"nü ve "nasıl"ını gösterecek bir gençlik...

Tek cümleyle, Allah'ın, kâinatı yüzüsuyu hürmetine yarattığı Sevgilisinin âlemleri manto gibi bürüyen eteğine tutunacak, O'ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak, barınak tanımayacak ve O'nun düşmanlarını ancak kubur farelerine denk muameleye lâyık görecek bir gençlik...

Bu gençliği karşımda görüyorum. Maya tutması için otuz küsur yıldır, devrimbaz kodamanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemime kan çekerek yırtındığım, kıvrandığım ve zindanlarda çürüdüğüm bu gençlik karşısında uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allah'a hamd etme makamındayım.

Genç adam! bundan böyle senden beklediğim, manevî babanın tabutunu musalla taşına, anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymandır.

Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahpe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!

Allah'ın selâmı üzerine olsun!

Necip Fazıl Kısakürek

Bir Fatiha...

19 Mayıs 2021 Çarşamba

üretmek

 İstediğim bir şeyden verimli sonuçlar almak istiyorsam onun üzerine düşmem gerektiğini anlıyorum. Fayda üretmek için bir miktar kendimi tüketmem gerekiyor -müspet anlamda-

Devamı gelecek nasipse...

17 Mayıs 2021 Pazartesi

Bloglardan Seçmeler #2

 Bu hafta okuduğum, incelediğim içerikleri sizinle paylaşıyorum.

GZT • mecra

Birçok kaliteli içeriği ile yeni nesil sosyal içerik platformu olan gzt'nin bir markası olan mecra, bir şehrin hikayesini detaylarıyla anlatıyor:

KUDÜS: Bir Şehrin Hikayesi

Kiremithanem

Samimi bir yazı kaleme alan Kiremithanem bir acıyı, gerçeği, okuyanlarla paylaşıyor.

Gülten Çapkın Blog

Gülten Hanım blogunda bebeğine bugünkü zulümleri anlatıyor. İnsanların nasıl davrandıklarını...

Bebeğime Mektup 3

Sade ve Derin

Deeptone bu haftanın kitaplarını paylaşmış:

Haftanın Kitapları

Duodiyet

Duo, kısa süreli yapılan bir diyetten bahsediyor ve nasıl yapılacağını anlatıyor:

Detoks Diyeti Nasıl Yapılır? Kaç Kilo Verdirir?

Yaşamdan Yazılar

Severek takip ettiğim bir başka blog olan yaşamdan yazılar'da aşılanma ve maske konusunu okuyabilirsiniz:

Aşını ol, maskeni çıkar

Toparlayalım

Bu haftaya da bu şekilde başlamış olduk. Yeni bir açılmanın hepimize sağlık, huzur ve afiyet getirmesini Rabbimden dilerim.

İçerikte beğendiğiniz beğenmediniz ne varsa bir kelime, emoji ile dahi olsa lütfen yorumlarda belirtiniz. İnsan konuştukça tanışıyor, öğreniyor.

Filistin'i de dualarınıza dahil ediniz... Selametle. 

 


16 Mayıs 2021 Pazar

Sanat ve Ticaret (Hızlı ve Öfkeli 9 kamera arkası)

 

Sesli Düşünüyorum

Bombalar... Arabaların çarpışması... Yüksek derecede insanı mutlulukla tahrik arasında sıkıştırırken bambaşka etkiye büründüren müzik...

İşte size F9'un yeni yayınlanan kamera arkası. Belki daha önce izlemişsinizdir. Ben aslında başka bir tarafına bakmak istiyorum bu izlencenin.

Bu videoyu izleyince kendime ister istemez birçok soru sordum. Sizinle paylaşmak istedim. Sanat insanın zevklerine, keyif şekline göre değişir. Peki, ticaret sanatın önüne geçtiğinde nasıl bir sonuç ortaya çıkar?

Karmaşık birçok duyguya büründüren bu film bir taraftan katarsisi sağlatıyor bize evet, kabul, fakat kazın ayağına bakınca sanki çok değil mi? Yani, ne bileyim çok büyük bir masraf ve bu sanat için yapılamayacak kadar pahalı! Evet, elbette sonrasında milyonlarca izlenme ve milyon dolarlarca gelir elde ediliyor. Ne güzel. Ama işte yine de atamıyorum şu israfı, insan zevkinin harabiyetinin nereye varabileceğini.

Film izlemeyi çok seviyorum. Ama sorgulayarak izlemeden sadece tadına varamıyorum. Vesselam.

Yorum sizin. Siz ne düşünüyorsunuz? 😊 Buyurun:

Hızlı ve Öfkeli 9 Kamera Arkası


15 Mayıs 2021 Cumartesi

Vefat Kelimesinin Anlamı

 Ölüm manasında kullanılan vefat kelimesi, vefa ile aynı kökten gelmektedir. Vefa ise naif ve güzel bir anlama sahiptir: Sözünü tuttu, borcunu ödedi, görevini yerine getirdi. Vefat, vefanın mastarıdır.

Vefa kelimesi, tarihte yazılı kaynak olarak 1300'lerden evvel Atabet-ül Hakâyık'ta geçmiştir.

Sözünü tutan, borcunu ödeyen, görevini yerine getiren "Belâ/Belî" cevabına nail olan bir kul olarak vefat edebilmek duasıyla...


Yürüyen Veri Olmak

 Geçtiğimiz günlerde twitter ve instagramda saatler içinde yayılan bir paylaşım çalışması yapılmıştı. Mayıs ayının ilk günlerinde -merakımdan twitterın dibine inip ta 3 Mayıs'a kadar uzayan ilk tweete ulaştım 😄 - ancak burada paylaşmıyorum. İşi gayet ciddiye alıp analog banyo edilmiş fotoğraflarını da yükleyen olmuş platforma, sırf şaka olsun diye sözlerle destekleyerek imalı fotoğraflar atanlar da... Siyasi paylaşımlar da gördüm, hiciv barındıran da...

Birkaç gün süren bu 20yaşchallange, geçmişte farklı etiketlerle yine yapılmıştı diye hatırlıyorum. Benim burada konuşmak istediğim aslında, bu gibi paylaşımların gerçekten de bir veri kaydı oluşturmak için yapılıp yapılmadığı sorusu. 

Bu soru benim aklıma zaten takılıyordu, bir de bununla ilgili bir araştırma haberini okuyunca, işin biraz daha derinine inmeye karar verdim.

Başlayalım

Şimdi -yapılmasından hiç haz etmediğim bir şey- sokağa atılan sakız ve izmaritle, bir bilgi sanatçısı ve biyo-bilgisayar korsanı olarak tanınan Heather Dewey Hagborg, DNA analizi elde ediyor desem, ne dersiniz?

Hagborg, Stranger Visions adını verdiği projesiyle tanınıyormuş. New York'ta uygulanan bu proje, yere atılan/düşen sakız, izmarit ve saçtaki DNA örnekleri ile elde ettiği bir portre sergisi. -Neler yapıyorlar, demeden duramıyorsun yani :) - Bu DNA'dan çıkan bilgiden ne mi elde etmiş? Hagborg bu bilgiyle insanlara ait cinsiyet, etnik köken ve diğer faktörleri belirlemiş ve 3D yazıcıyla bunların modellerini çıkartmış. Bir 3D portre oluşturmuş.

Bununla ilgili yasal olarak bir sıkıntı yaşamamış olması, ABD'nin yasa sisteminin eyaletler arasında tutarsız olmasıymış. DNA toplamasında yasal sorunları aşarak birçok işlemden geçirdiği bu bilgileri toplayıp portre sergisini oluşturmuş.

Bir şirket bu sanatçı ile anlaşıp FBI dosyasını bu çalışmanın dayandığı veriler yöntemiyle çözmüş. 

Nereden Geldim

Şimdi bu konuya nereden geldim, tekrar bakalım. 20'li Yaşlar... Aslında mesele, dijital olarak her şeyin kayıt altına alınabilir olması. Günümüzde KVKK var, veri güvenliği açısından sitelerin kullanıcılardan, ziyaretçilerden onay aldığı gizlilik politikaları var... Sonuçta herkes bir şekilde veri elde ederek kullanıcı davranışlarını araştırmaya ve böylece işletme açısından şirketlerine veya yaptıkları işlere değer katmaya çalışıyor. Bunu bilmeden yapan da bunu yapıyor üstelik. Sistem... Tamam, iyi yanları da yok değil. Sonuçta her iş kötülük düşünülerek yapılmıyor. Hiç değilse başlangıçta.

Toparlayalım

Demem o ki, biz yine de bir medya platformuna fotoğraf, video yüklerken azami dikkat gösterelim. Diyeceksiniz ki, zaten telefon, bilgisayarımıza yetkisiz giriş yapabilir, verilere ulaşılabilir. İlkinde kişinin kendi rızasıyla yüklemesi söz konusu...

Bunu da bugüne not düştüm... Faydalı olması dileğiyle... Eklemek istediklerinizi bir cümleyle de olsa ifade ediniz. 👇

13 Mayıs 2021 Perşembe

Ramazan Bayramı (Bayram Ne zamandan beri Kutlanıyor?)

 Bayramımız bereketli olsun. Bugün Şevval ayının ilk günü. Bayram günü! Öyle ki dün sabaha kadar yeme içme gibi alışkanlıklarımızı iftara erteliyorduk. Oruçtuk. Bugünse ne bir erteleme var ne de orucuz. Dün bir müddet yemek haramdı. Bugün ise oruçlu olmak emredilmedi. İşte böyle bir gün bugün... Bugüne 30 günlük Ramazan'ın iftar günü diyebiliriz bir manada...

Peki, bayram nedir, ramazan bayramı ne zamandan beri kutlanıyor, bugün ilk olarak ne yapılıyor? Bunları birazcık irdeleyelim:

Bayram Nedir?

Bayramın etimolojik köken bakımından neşe, sevinç, huzur, mutluluk gibi anlamları bulunuyor.  Arapça'da ise bayram العيد (el-'ıyd) olarak karşılık buluyor ve adet halini alan sevinç anlamını taşıyor. Îyd Mubearak, bilinen haliyle Eid Mubarak buradan geliyor.

Ramazan Bayramı fitr/fitre/fıtr bayramı olarak da anılıyor. Fıtr, fatr kelimesinden türeyen, orucu açmak, orucu sonlandırmak anlamlarına geliyor. Fıtr Bayramı... Buradan Ramazanın iftarı bayram manasını çıkarıyorum. 😊

Ramazan Bayramı, Şükür Bayramı olarak da biliniyor. Ramazan ayını yaşamakla o ayın bereketinden, mükafatından faydalanmaktan duyulan mutluluğun, şükrün belirtisi olarak verilen sadakalara Şükür Sadakası adı verildiğinden böyle deniyor. Tabii kelimenin hem Arapça hem Türkçe olarak sessiz harflerinden şekere de ulaşmak mümkündür. 😊 Biz yine de şükür olarak bilelim.

Bayramın, Farsça bezram kelimesinden türetilen yeme içme, konuşup eğlenme anlamına da geldiği ifade ediliyor. Kelime, tabiri caizse, eviriliyor çevriliyor, beyram ve bayram halini alıyor.

Bu sene bugünü buruk bir şekilde geçirmenin hüzün gölgesi altında, gelin şimdi biraz daha derine inelim.

Ramazan Bayramı Ne zamandan beri Kutlanıyor?

Ramazan Bayramı, hicretin ikinci yılından itibaren kutlanmaya başlandı. Peygamber Efendimiz (s.a.s) Medine'ye hicret ettiğinde Medinelilerin eğlendikleri, Mecusilerden aldıkları eğlenceleri bulunuyordu: Neyruz/Nevruz olarak bilinen bahar bayramı ve Mihrican olarak bilinen sonbahar bayramı. Efendimiz (s.a.s.) bu cahiliye izleri taşıyan bayramlar yerine Müslümanların sevinip eğlenerek kutlayacağı iki bayramı müjdeledi:

"Allahu Teâlâ size, kutladığınız bu iki bayramın yerine, daha hayırlısını, Ramazan bayramı ile Kurban bayramını hediye etti." (Sünen-i Ebû Dâvud, Salat, 239).

Bayramın ne zaman başladığı, ne zamana kadar tutulacağı da bildirildi.

"Bayram, Ramazan çıkıp bayramın başladığı Şevval hilalini görmekle, havanın bulutlu olması durumunda da Ramazan'ı otuz gün tutmakla başlar. Ramazan'ın yirmi dokuzunda hilal görünürse, ertesi gün Şevval'in biridir ve bayram yapılır." (Sünen-i Ebû Dâvud, 3/306).

Şimdi eğer, bu yazıyı bayramdayken ve gece okuyorsanız, şöyle bir gökyüzüne bakın isterim. Hazır bakmışken bir de dua ve selam beklerim. 😊🌙

Ramazan Bayramı İlk Olarak Ne Yapılıyor?

"Bu günümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmaktır" Buhârî, İdeyn: 3; Müslim, edâhi: 7.

Bugün, normal bir bayram gününde, hanımlar evde günün hazırlıklarına başlar. Dualar ederek günü açar. Beyler bayram namazının hemen akabinde caminin içinde bir halka oluşturur. Bu halkaya küçük, büyük, yaşlı, genç, makamlı, makamsız ayrımı olmadan herkesin iç içe, omuz omuza olduğu bir görüntü hakim olur. İmam Efendi mihrabın önünde ayakta bekler ve cemaat, saflarından kalkıp sıraya dizilir. Sırası gelen İmam Efendi ile bayramlaşır, musafaha eder, belki sarılır ve İmam Efendinin sağına geçerek o da diğer geleni bekler. Böylelikle, bir halka oluşturulup birbirlerine hayır dua eden insanlar daha sonrasında evlerine giderek güzel bir güne hazırlık yaparlar. Sonra, yine normal bir bayram gününde, aileler birbirlerine gidip gelerek bayramlarını tebrik ederler. Helal dairede eğlenir, muhabbet eder, söyleşirler. Arada belki çok yenen tatlılardan sonra kilodan dem vururlar. 😊 Sonra biraz gülüşürler ve en önemlisi, onlara bugünü nasip eden Rabblerine sonsuz hamd ve senada bulunurlar. Elhamdülillah.

Toparlayalım

Bugün bayram sevincimizi geçtiğimiz yıllardan farklı bir şekilde yerine getiriyoruz evet, ama Elhamdülillah bayram namazımızı kılabiliyoruz. Geçen yıl bu da olmamıştı. Rabbim bizleri daha güzel günlerine eriştirsin. Hayırla yad ediniz. Hayırlı bayramlar dilerim. 🌸👋 Filistin'i duanıza dahil ediniz...

Yararlanılan Kaynaklar:
  1. İslam Ansiklopedisi, Bayram Bahsi - Erişim Tarihi, 12 Mayıs 2021.
  2. İslam Ansiklopedisi, Arefe Bahsi - Erişim Tarihi, 12 Mayıs 2021.
  3. Vikipedi, Ramazan Bayramı - Erişim Tarihi, 12 Mayıs 2021.
  4. İslam Ansiklopedisi, Fitre Bahsi - Erişim Tarihi, 13 Mayıs 2021.
  5. Sorularla İslamiyet, Ramazan Bayramı - Erişim Tarihi, 13 Mayıs 2021.
  6. Sorularla İslamiyet, Bayram - Erişim Tarihi, 13 Mayıs 2021.

 

12 Mayıs 2021 Çarşamba

Son İftar (Arefe Günü Nedir?)

 Ne çabuk geçti diyorum bu Ramazan da. Aslında bu kadar hızlı geçmesinin bir nedenini, günleri anlamsızlaştırmaya başlamış olmamıza bağlıyorum. Bilmiyorum, belki de bana öyle geliyordur. Kimine göreyse tam bir kapanma olmuştur, gerçek ve müspet anlamda... Benim için tefekkürü yükseltme ayı oldu, Hamdolsun. Düşüncelerimi yoğunlaştırma fırsatı buldum. Elhamdülillah. Öte yandan şeytanların bağlanmasının önemini önümüzdeki günlerde daha çok hissedecek ve idrak edeceğiz. Nitekim, bu ay nefsimizi idare edebildik. İş, şimdi Ramazan'dan sonraki hayatta...

Bugün son iftarla birlikte, öncesinde bir işaret olarak ikindi vakti 3 kez top patladıktan sonra, Ramazan'ı Şevval'e bağladığımız başka güzel bir aya yolculuğumuz başlıyor. O ay da oruç tutmanın faziletli olduğunu şu hadisle bir kez daha hatırlamama izin verin:

"Kim oruçla geçirdiği Ramazan ayından sonraki Şevvâl ayında altı gün oruç tutarsa, bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi olur!." (Müslim, Ṣıyam, 204; İbni Mace, Sıyam: 33)

Arefe Günü Nedir?

Şimdi gelelim Arefe veya Arife gününe. Arefe nedir? Arefe günü ne anlama geliyor? Gelin birazcık bunu okuyalım:

Aslında bugün esasen Kurban Bayramının bir gün evveli için kullanılmış bir tabir. Arefe, hac ibadetinin en önemli farzlarından biri olan vakfenin (Hac sırasında Arafat ve Müzdelife’de belirli bir süre bekleme anlamında terim) yerin diğer adıdır. Bu yere Arafat denir. Vakfe, Zilhicce ayının 9. gününde, yani kurban bayramının bir gün öncesinde Arafat'ta yapıldığından bu güne Arefe Günü, yani yevmü arefe denilmiştir. Türkçe'de Arife de denmektedir.

Kurban bayramından bir gün öncesine mahsus olan arefe tabiri, Türkçe’de Ramazan Bayramından bir gün öncesi için de kullanılmaktadır. Bunun gibi, belli gün ve bayramlardan bir gün öncesine veya önemli bir olay ya da olayların cereyan ettiği bir dönemden önceki günlere de Türkçe’de arefe denmektedir.

İslam Ansiklopedisi kaynağında bu bilgi daha detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Bilgiyi özetledim diyeyim, kaynağından okumanın güzelliğini de belirtmiş olayım. 😊

Hepimize hayırlı, bereketli, sağlıklı bayramlar diliyorum. Filistin'i dualarınıza ekleyiniz🤲 Vesselam.


 

11 Mayıs 2021 Salı

Türkiye'nin En Çok Ziyaret Edilen 20+ Blogu (Bloglar Ligi)

 Türkiye'nin en iyi blogları nelerdir diye öğrenmek için birazcık araştırma yaptım. Google bu sorguya karşılık sayfalar dolusu bilgi getirdi. Bir de kişisel blog kelimelerini arattım. Yine birçok sayfada kişisel blog yazısı yazan blogger ile karşılaştım. Yeni bir blog açmak gibi bir fikriniz varsa, bu içerikle iyi bir örnek listeye erişebilirsiniz. Yeni kaynaklara erişmek istiyor, yeni bloglar keşfetmek istiyorum diyorsanız da bu liste ile birçok kişisel blogu keşfedebilirsiniz.

Uzun zamandır yapmayı istediğim bu listeyi hazırlamak uzun bir vakit aldı, ama değdi.

Türkiye'nin en popüler bloglarını, en çok takip edilen, okunan, ziyaret edilen, incelenen bloglarını derledim. Bu içerikte Türkiye'nin yüksek hite sahip bloglarının sıralamasına ulaşacaksınız.

Aşağıda en popüler bloglar listesinde genellikle kişisel blog alanında hatırı sayılır bir yer edinmiş blogları listeledim. Araştırmalarımı Alexa Web Sitesi Trafik İstatistikleri aracı, PageRank, SimilarWeb araçlarıyla oluşturdum. Dilerseniz bu sitelerden kendi blogunuzla ilgili ücretsiz olarak birkaç veriye ulaşabilirsiniz.

En Çok Ziyaret Edilen Bloglar Listesi (Mayıs 2021)

Bu liste bu hafta elde ettiğim verilere dayanmaktadır. Sürekli değişiklik gösteren listeyi nasip olursa her ay güncellemeyi planlıyorum. Buyurun:

#1 - WPMAVİ - Türkiye Wordpress Rehberi:

En çok takip edilen bloglar listesinde ilk sırada, benim de hala çokça faydalandığım, Türkiye'deki tüm Wordpress kullanıcıları için profesyonel makaleleriyle Wordpress rehberi olan Wpmavi.com var.

Blog ipuçları, SEO, Wordpress gibi konulara odaklanan Wpmavi.com, wordpress kullanıcıları için, neredeyse aranan her şeye sahip bir blog.

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 544. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 29 bin 674. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 29
  • PageRank: 3/10
  • Sıralandığı Kategori: İnsanlar/Toplum ve Bilgisayar Teknolojisi

#2 - AORHAN Blog: Teknoloji Blogu:

i Blogu, en iyi teknoloji bloglarından olan aorhan, teknoloji haberlerini yazılı ve videolu olarak sunduğu kişisel teknoloji blogudur.

  • Şu sıralar: Türkiye'de 4206. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 193 bin 593. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 23
  • PageRank: 3/10
  • Sıralandığı Kategori: Bilgisayar Teknolojisi/Haberler ve Medya

#3 - Blog Tecrübem:

Blogger, Wordpress geliştirici içerikler, SEO, dijital pazarlama, sosyal medya ve diğer webmaster konularının işlendiği sosyal blog.

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 4619. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 169 bin 068. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 13
  • PageRank: 2/10
  • Sıralandığı Kategori: Genel Blog

#4 - Celal Yurtcu - Teknolojiye dair ne varsa:

Wordpress, php, mysql, donanım ve güvenlik ile ilgili makaleler yayınlayan bir blog.

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 5223. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 230 bin 951. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 16
  • PageRank: 3/10
  • Sıralandığı Kategori: Teknoloji Blogu

#5 - İsmail Usluer - Kişisel Blog:

Bilgisayar ile tanışmam bir gün babamın dükkanına gidip o yatay kasayı görmemle başladı. 6 yaşlarındaydım sanırım. O zamanlar PUBG falan yoktu tabii. Paint’ten resim çizmekle mutlu olabiliyordum ancak. Daha sonraları bilgisayarın hayatımda bu derece önemli bir icat olabileceğini hiç düşünmemiştim. Aradan yıllar geçtikten sonra bilgisayar üzerine bir şeyler yapma isteğim daha da arttı.

Diye anlatıyor Usluer kendisini, kişisel blogunda.

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 5565. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 250 bin 584. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 56
  • PageRank: 5/10
  • Sıralandığı Kategori: İnsanlar/Toplum

#6 - Oğuzhan Temiz : Genel Blog:

 & sağlık bir çok alanda bildiklerimi yazıyor & çeviriyor ve sizlere sunuyorum.

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 5711. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 261 bin 279. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 53
  • PageRank: 5/10
  • Sıralandığı Kategori: Genel Blog

#7 - Timur Demir - Kişisel Blog:

Kişisel blog sitemde, blog ve blog yazarlığı başta olmak üzere, kaleme aldığım kişisel yazılarımı paylaşıyorum.

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 5859. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 261 bin 279. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 22
  • PageRank: 3/10
  • Sıralandığı Kategori: Kişisel Blog

#8 - Baki Karaçay | AB Projeleri, Fotoğrafçılık, Blog Açma:

Edindiğim bilgi ve birikimi güncel yöntemlerle aktararak daha iyi "öğrenmenize" yardımcı olmak için bu web sitesini kurdum.

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 5896. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 249 bin 444. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 12
  • PageRank: 2/10
  • Sıralandığı Kategori: İnsanlar/Toplum

#9 - Kişisel Blog ve Kısa Hikayeler ~ Çıplak Yazar:

Toplumsal sorunlar, deneme, öykü, kısa hikaye, blog yazarlığı, yazar atölyesi ve eleştiri konularına yer verilen kişisel blog sayfası.

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 6433. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 267 bin 629. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 17
  • PageRank: 3/10
  • Sıralandığı Kategori: Sanat/Edebiyat

#10 - Egonomik - Teknoloji, Web Tasarım, Eğlence:

Güncel teknoloji haberleri, web tasarım ve geliştirme, SEO önerileri.

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 7633. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 288 bin 043. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 34
  • PageRank: 3/10
  • Sıralandığı Kategori: Haberler/Medya

#11 - Hızlı Adam | İş Dünyası, Kariyer, Satış-Pazarlama Blogu:

Hizliadam.com Profesyonel İş Dünyasında Daha Fazla Para Kazanma, Hızlı Kariyer Yöntemleri, Satış-Pazarlama Teknikleri ve Etkili İletişim Konularını İşler.

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 7818. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 335 bin 205. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 14
  • PageRank: 3/10
  • Sıralandığı Kategori: Bilgisayar Teknolojisi/Web Tasarım/İnternet

#12 - Burak Göç - Kişisel Blog:

Az kullanılmış kafadan: İçerik üretimi, teknoloji, minimalizm ve üretkenlik gibi konularda içeriklere erişebileceğiniz bir kişisel blog.

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 8070. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 385 bin 462. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 18
  • PageRank: 3/10
  • Sıralandığı Kategori: İnsanlar/Toplum

#13 - M. Furkan BAŞKAK Kişisel Blog:

Call of Duty Mobile Hataları ve Çözümleri · Saksı Bitkilerinde Oluşan Sineklere Çözüm · Dünyayı Blog Yazarları da Kurtarabilir! furkanbaskak.com.tr 8 Yaşında!

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 9269. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 501 bin 153. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 13
  • PageRank: 2/10
  • Sıralandığı Kategori: Kişisel Blog

#14 - Kevserin Mutfağı | Yemek Tarifleri:

Kevserin Mutfağının asıl amacı aynen uygulanacak yemek reçeteleri vermek değil yemek yapmayı öğretmektir. Mutfak akademisi kategorisi altında yemek yaparken hangi malzemeyi neden kullanıyoruz, bazılarını neden kullanmıyoruz, ne yaparsak fiyaskoyla sonuçlanır, ne yaparsak bizi başarıya götürür, hangi malzemeler bir araya gelince ne tür kimyasal tepkimeler ortaya çıkar gibi yemek yapmanın mantığını anlamayı sağlayacak ayrıntılı bilgilere yer verir.

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 9523. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 335 bin 852. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 23
  • PageRank: 3/10
  • Sıralandığı Kategori: Yemek Pişirme/Yiyecek ve İçecek

#15 - Kelimeler Benim - Kişisel Blog:

Blog yazarı Sezer İltekin'in 2008 yılından beri yazdığı yazıları yayınladığı Altın Örümcek ödüllü kişisel blog.

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 10 bin 523. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 337 bin 402. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 56
  • PageRank: 5/10
  • Sıralandığı Kategori: İnsanlar/Toplum

#16 - Gökhan Tekin >> Kişisel Blog:

Kişisel blog, blog ipuçları, blog tüyoları, kitap yorumları, film yorumları ve güncel konulara ilgili düşüncelerimi paylaştığım kişisel blog!

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 12 bin 325. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 379 bin 867. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 22
  • PageRank: 3/10
  • Sıralandığı Kategori: İnsanlar/Toplum

#17 - Marka Danışmanı, Marka Danışmanlığı - Temel Aksoy:

Marka Danışmanı ve konuşmacı Temel Aksoy'un Marka, tüketici davranışları, yönetim ve liderlik, marka danışmanlığı konularındaki yazıları ve videoları.

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 14 bin 473. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 565 bin 476. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 31
  • PageRank: 3/10
  • Sıralandığı Kategori: İşletme/Pazarlama

#18 - Kişisel Blog - Türkiye'nin En İyi İçerik Üreticisi Burak Şengüloğlu:

Kişisel blog sitemde başta alışveriş olmak üzere, oyun, e-spor, seyahat, ürün incelemeleri ve girişimcilik içerikleri sunuyorum.

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 17 bin 072. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 857 bin 273. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): Belirlenemedi
  • PageRank: 3/10
  • Sıralandığı Kategori: Kişisel Blog

#19 - ReHiTu.com:


ReHiTu[/caption]

Recep Hilmi TUFAN tarafından kaleme alınan; güncel, bilgilendirici, farklı blog yazılarını bulabileceğiniz bir site.

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 28 bin 392. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 927 bin 241. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 17
  • PageRank: 2/10
  • Sıralandığı Kategori: İnsanlar/Toplum

#20 - Ceyhun Özdemir | Kişisel Blog:

Minimal yaşamı benimsemiş, hayvanları oldukça seven, doğu bilgeliğine sevdalanmış birisiyim. Ayrıca hem vakur hem mütevazı olabilen insanların hayranıyım. Kendimce bu hayatı yaşıyorum ve öğrendiklerimi de dilim döndüğünce burada yazıyorum. Kısık ve buğulu bir sesle; merhaba! :)

  • Bu site şu sıralar: Türkiye'de 31 bin 136. sırada yer alıyor.
  • Küreselde ise, 729 bin 623. sırada.
  • Alan Otoritesi(DA): 15
  • PageRank: 2/10
  • Sıralandığı Kategori: Kişisel Blog

Ekstra 😊

Şimdiye kadar birbirinden farklı ve aslında ne kadar burada sıralanmış şekilde sunmuş olsam da kendilerine münhasır, biricik, değerli blogları sizinle paylaştım. Her biri yılların emeği ile oluşturulan bloglar. Hal böyle olunca benimki sadece bir araştırma niteliği taşıyan bir içerikle, blogları tabiri caizse bir lig içinde göstermekti. Buna bloglar ligi adını verdim. 😊 Her bir bloga ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Yazmak güzel şey...

Bu arada Kıraatane'nin mayıs ayındaki sıralamasını da şuraya iliştireyim: 😊

#32 - Kıraatane: Kişisel Blog • Buradasınız.

2012'de Kalem Dile Gelince blog ile başladığım yolculuğuma, 2017 yılından bu yana Kıraatane olarak devam ediyorum. Kalem Dile Gelince bir arşiv niteliği taşıyor. Naçizane, o gün bugündür, öğrendiklerimi, düşündüklerimi ve aslında düşünmemiz gerekenleri yazmaya gayret ediyorum.

  • Şu sıralar, Türkiye'de 83 bin 009. sırada yer alıyoruz.
  • Küreselde ise, 3 milyon 052 bin 429. sıradayız.
  • Kıraatane'nin Alan Otoritesi(DA): 10
  • Kıraatane PageRank: 2/10
  • Kıraatane'nin Sıralandığı Kategori: İnsanlar/Toplum

İnşallah, Türkiye’nin En Çok Ziyaret Edilen 20+ Blogu (Bloglar Ligi) başlıklı bu içeriğimizi beğenmişsinizdir. Lütfen yorum yaparak düşüncelerinizi paylaşınız. Ayrıca liste uzayıp gidiyor. Bloglar ligine katılmak ya da tam listeye erişmek istiyorsanız, yorum yapabilir ve ücretsiz mail abonemiz olabilirsiniz.

9 Mayıs 2021 Pazar

Anneler Günü Ne Zamandan beri Kutlanıyor? (Bir teklifim var)

 Baştan söyleyeyim, bu yazı bir saldırganlığı veya bir reddiyeyi belirtmiyor. Aksine, bu yazıyla tarihten bu yana gelen bu geleneğin kültürel olarak ne ifade ettiğini, anladığım kadarıyla açıklamak istiyorum. Lütfen belirli bir yargıya varmadan önce yazının tamamını okuyunuz.

Anneler Gününün Tarihi

Modern olarak günümüzde kutlamaları yapılan bu günü antik Yunan ve Romalılar kutluyormuş. Günümüzde evrensel bir gelenek olan bu kutlamanın hem tarihi sürecine bir göz atalım hem de bizimle olan ilgisine de bir göz kırpalım.

Anneler gününü bilinen kaynaklara göre tarihte eski Yunan ve Romalılar kutlamaya başlamış. En eski olarak antik Yunanda bir tanrıçaya adanan, her yılın bahar mevsiminde kutlanan bir gün olarak karşımıza çıkıyor. Yunan mitolojisinde birçok tanrı ve tanrıça var, biliyorsunuz. Bu tanrılardan biri sayılan Cronusun karısı ve birçok tanrının annesi sayılan Rheayı onurlandırmak için anneler günü kutlaması yapmışlar.  Yine Romalılar da ana tanrıçaları sayılan Kybele ya da Kibele olarak bilinen mitolojik varlığa "Hilaria" adlı bir bahar festivali düzenlemişler. Araştırmasını yaptığım kaynağa göre, bu "onurlandırma" olarak anılan kutlama, Hz. İsa'nın (a.s.) doğumundan yaklaşık 250 yıl öncesine dayanıyor.

Kutlamaları, bugünkü bilinenin aksine, mart ayında yapmışlar. Üç gün süren bu yürüyüşlü festival, maskeli balolar ve oyunlar şeklinde yürütülüyormuş.  Festivali Kybele Tapınağına adaklar sunarak yapmışlar. Kybele takipçileri artık çok mu ileri gittiklerinden, bilmiyorum, Roma'dan da sürülmüşler. İşte böyle böyle ünlü bir kutlama halini alan bu kutlama uzun bir zaman sonra Amerikalı bir kadını yakından ilgilendiren bir duygusal olaya dönüvermiş.

Anneler Gününün farklı bir versiyonu: Annelik Pazarları (Mothering Sunday)

Belki de antik çağda kutlananın aksine bu, birazcık daha yüz yıllık bile olmayan bir geçmişe sahip olan, ülkemizde özel bir gün tahsis ettiğimiz günden ayrı olarak kutlanan dini bir ritüel. Günümüzdekinden farklı olarak dini bir bayram.

1600'lü yıllarda İngiltere'de kutlamaya başlamışlar bu töreni. Dini bir ritüel olan annelik pazarı, dilimize büyük perhiz olarak geçen "Lent"in (Hristiyanların paskalya bayramından önce gerçekleştirdikleri yerel bir dini kutlama)  dördüncü pazar gününe denk gelen kutlamaymış. İngiltere'de bugünü, "holiday" ya da "holy day" olarak bildiğimiz, ilkini tatil olarak çevirdiğimiz, kökenine baktığımızda ise kutsal gün olarak tanımlanabilecek günü, tüm anneleri kapsayacak şekilde genişletmişler. Sonrasında da bu güne Annelik Pazar adını vermişler.

Hristiyanlar pazar günlerini kilisede geçiriyorlar. Bugünü de yine kilisede geçirerek Hz. Meryem'i onurlandırma kutlaması yapmışlar. Kilisede ayinler ve dualar eşliğinde herkes kendi annelerine övgülerde bulunup onları takdir mahiyetinde hediyeler, çiçekler verirlermiş. Okuduğum bir diğer kaynağa göre, bazı katolik evlerinde, ailelerin Hz. Meryem'e adamış oldukları tapınakları varmış. Bugüne özel ayinler o tapınaklarda düzenlenirmiş. Evlerinden uzakta çalışanlar da bu bayram ve tatil vesilesiyle evlerine dönebilme imkanı bulabilmişler. Bugüne özel "Simnel" adı verilen bir kek dahi varmış.

Simnel adı verilen Kek

Hikayenin aslı Yeni Ahit İncilde yer alan bir bölüme atıfta bulunuyor. Bölümde Hz İsa'nın (a.s.) beş bin kişiyi yalnızca beş küçük arpa somunu ve iki küçük balıkla nasıl beslediği anlatılıyor. İşte Simnel, bugünle ve Yeni Ahitte yer alan bu bölümle ilişkilendiriliyor. Simnel keki, biri üstte diğeri ortada olmak üzere iki kat badem ezmesi içeren bir meyveli pastaymış. Kek ya da pastada 11 adet badem bulunuyormuş. 11'in anlamı ise, Hz. İsa (a.s.) yanında bulunan havari olarak bilinen Hz. İsa'ya (a.s.) ilk inanan ve yanında bulunanları temsil etmesiymiş. (Burada 12inci havari dahil edilmemiş. Yuhanna dahil değilmiş. Sebebini öğrenemedim.)

Efsaneye göre bu keke Simnel adının verilmesi

Latince'de "simila" ince buğday anlamına geliyormuş. Bu simnelin de bir ihtimal buradan geldiği düşünülmekte. Öte yandan bir efsaneye göre, Simon diye bir adam varmış. Karısının adı da Nell'miş. Simon ve eşi Nell, Mothering Sunday pastasının pişirilmesi mi yoksa haşlanması mı gerektiği konusunda tartışmış. Sonunda ikisinin dediğini de yapmaya karar vermişler, böylece pastaya her ikisinin adı verilmiş: SIM-NELL. :) Neyse konuyu fazla dağıtmayalım :)

Annelik Pazarı, tamamen olmasa da büyük bir çoğunlukla 19. yüzyılda ortadan kalkmaya başlamış. Ta ki, 1920'li yıllara kadar...

Aradan geçen o kadar zaman sonra: Anneler Günü

Şimdi sizi ta Amerikan iç savaşına kadar götürüyorum. Sıkılmadınız değil mi? :)

1870'ler. Kaynakta 1870 ve 1872 olarak geçiyor. Julia Ward Howe adlı bir kadın, iç savaş için yazdığı şiirle ünlendikten sonra bir fikir ortaya atıyor. Şair, yazar ve barış aktivisti daha doğrusu pasifisti olan Howe, Amerikan iç savaşı ve Fransa-Prusya Savaşlarına karşı bir pasifist tepki olarak "Kadınlara Çağrı" adlı bir bildiri yayınlıyor: Anneler Günü Bildirgesi (Mother's Day Proclamation). Howe, Hristiyan kadınların kendi toplumlarını politik düzeyde şekillendirme sorumluluğu olduğuna inanarak bu çağrıyı yapıyor. Yaptığı çağrıda Howe, her yıl 2 Haziran gününün Anneler için Barış Günü olarak anılmasını istiyor. Yerel olarak başarılı oluyor. Haziranın ikinci pazar günü bir grup kadınla Boston'da savaşa karşı bir kutlama yapıyor. Ancak yeterli olmuyor ve o kadarıyla kalıyor. Aradan geçen o kadar zaman sonra 1900'lerin başında bu hikayeyle ortak bir yanı olan bir kişi çıkageliyor: Anna/Ann Jarvis...

Modern Anneler Günü: Anna Jarvis Dönemi

Anlatılana göre hikaye Anna'nın 12 yaşında annesinin ettiği bir dua ile başlıyor. Annesi bir sınıfta İncil dersinin sonunda herkesin duyabileceği şekilde bir dua ediyor:

"Umarım birisi, (anneler için) hayatın her alanında insanlığa sunduğu eşsiz hizmet için ve onu anmak için bir anma günü; anneler günü bulur. Buna hakkı vardır."

Bu duayı yıllarca aklında tutan Jarvis, bir gün bunu gerçekleştirmek için harekete geçiyor. 1905'te kaybettiği annesini, ölümünün ikinci yıldönümünde Andrews Methodist Kilisesinde anıyor. Bunu bir kampanya şekline getiriyor. Ertesi yıl, kendi şehri olan Philadelphia'da insanlar bu günü kutlamaya başlıyor.

İlerleyen yıllarda kampanyasını ciddiye alan Jarvis, tanıtımını yaparak ve birçok mektuplaşma yoluyla kişilerle iletişime geçerek, bu kampanyayı geniş kitlelere yaymaya başlıyor. 1909 yılında Porto Rico, Hawaii, Meksika ve Kanada dahil 45 eyalette kutlanmaya başlıyor Anneler Günü. Gelenek gittikçe büyümeye başlıyor, Jarvis geleneğe bir yenisini ekleyerek annesinin mezarına beyaz karanfil götürüyor. Annesi bunu çok seviyormuş. Bu da geleneğe o yıllarda ekleniyor.

Yukarıda Howe'un hikayesi ile ortak bir tarafı var demiştim, Jarvis için. Araştırmama göre, Anna Jarvis'in annesi ile Howe aynı dernek ya da grupta bildiri için birlikte çalışmış.

İşte böylece ilerleyen dönemde gelenek yayıldıkça 1908 yılında, Birleşik Devletleri kongresinde anneler gününün bir resmi tatil olmasına yönelik bir teklif söz konusu oldu. Teklif kongre tarafından reddedildi.

Ayrıca kongrede "Kayınvalide Günü"nün de kutlamak zorunda kalınacağı ile ilgili de şaka yapılmış... :)

1914 yılında Teklif Kabul edildi

1912'de Anna Jarvis, "Mayıs'ın İkinci Pazar günü, Anneler Günü, Anna Jarvis, Kurucu" ifadesinin ticari markasını almış ve Uluslararası Anneler Günü Derneği'ni kurmuş. 1914'te Birleşik Devletler Başkanı Woodrow Wilson, Anneler Gününü her yıl Mayıs ayının ikinci Pazar günü ulusal bayram olarak ilan eden resmi duyuruyu yapmış. Yasa tasarısında da ilk cümledeki ticari marka ifadesi aynen yer almış.

 

Buraya kadar nasıl gitti? Lütfen yorumlarda belirtiniz.

Anneler Gününün Ticarileşmesi

İlerleyen yıllarda gelenek ticari bir hal almaya başlamış. Şirketler ulusal olarak kutlanan bu güne özgü kampanyalar düzenlemişler. Tıpkı günümüzdeki gibi. Karanfiller anneler günü ile ilişkilendirildiğinde bunun satışını yapmaya başlamışlar. Anna Jarvis ise bu duruma çok üzülmüş. O kadar ki kutlanan günün hiç olmamasını bile istemiş. Pişman olmuş. Çünkü onun düşündüğü şey gelir etmekten ziyade bir fikir öncülüğü ile anneleri onurlandırmakmış.

İşte bu durumdan şikayet eden başka biri, Constance Adelaide Smith adlı bir kadın daha ortaya çıkmış ve 19. yüzyılda ortadan kaybolan, Annelik Pazarı kutlamasını Britanya'da yeniden gündeme getirmiş. 1920 yıllarında, Ana kiliseye, dünyevi evlerin annelerine, Hz. Meryem'e atıfta bulunarak, Annelik Pazarını, anneler gününe eşdeğer bir gün olarak kutlanabilir olduğunu savunmuş. Çabaları ise Britanya Adalarında ve İngilizce konuşan dünyanın diğer bölgelerinde başarıya ulaşmış.

Geleneksel Modern Anneler Günü (annelik pazarı değil) Türkiye'de ise ilk kez 9 Mayıs 1955 tarihinde kutlanmış.

Toparlayalım

Çok mu ucu açık oldu? Ancak bu kadarına gücüm yetti şimdilik. Ama istedim ki birçok sitede var olan bilgileri bir bütün halinde bir araya, kendi yorumumla getireyim. Çok kafa karıştırıcı olmak ya da çok uzun cümleler arasında boğmak istemedim. Fakat konu gerçekten bir tarihe sahip ve bunu gerçek anlamıyla öğrenip sunmak istediğim için uzun uzun yazdım. Elbette hatalar, eksikler olabilir, doğruyu hep birlikte bulalım, lütfen yorumlarla destek veriniz. Bu yazıyı hazırlarkenki amacım hususi kültürümüzü kaybetmeden, merkezimizden savrulmadan tarihe ve kutladıklarımıza bir daha bakmaktı.

Bir teklifim var

Yukarıda anlattığım onca bilginin özünde, yekten "bu bir Hristiyan kültürü ve geleneğidir, dikkat etmek gerek" demekten öte, ince çizgiyi korumak, niyetimizi diri tutmak ve bilinçli olmak gibi kavramlara atıfta bulunmak istediğimi bilmenizi isterim. Anneler, annelerimiz, annem tabii ki ayakları öpülesi... Hadis-i Şerifle sabit. Onurlandırılması ve takdir edilmesi gerek elbette. Hayatımızın her alanında gerekli bu. İşte fikirlerin çatışmasındandır, insanlar bazı fikirler atıyor ortaya ve böyle bir gelenek oluşuyor. Dışarıdan geldi tamamen reddedelim gözüyle bakmak yerine bunun ne kadarı İslam'la örtüşüyor? sorusunu kendimize sorarak paragrafın başında belirttiğim ince çizgi ve bilinçli niyetimizi diri tutmak yolunda adımlamış oluruz. Gelenek yabancıdır. Birazcık da eksiktir. Senenin tek gününden daha çoktur anne ve babalar. Kaldı ki annemin günü doğduğu gün babamın günü doğduğu gündür. Biriciktir. Bu bir kural değildir.

Nihayetinde bu tür geleneklerin İslam'a uygun olup olmadığına bakmak ve sonra uygunsa almak, değilse hasarlı kısımlarını tamir ettikten sonra alıp kullanmak gerekir diye okuduğumu da paylaşıyorum. Günü bu ölçüde bu fikirle, ticari olarak hiçbir kimseyi zorlamadan idrak etmenin faydalı olabileceğini düşünüyorum.

Helal dairede memnun etmek, memnun olmak ne güzeldir. Vesselam

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla:

Biz insana anne babasıyla ilgili öğütler verdik. Annesi, güçten kuvvetten düşerek onu karnında taşımıştır; çocuğun sütten kesilmesi iki yıl içinde olur. Bunun için (ey insan), hem bana hem anne babana minnet duymalısın (şükretmelisin); sonunda dönüş yalnız banadır. (Lokman Suresi, 14. Ayet)



Yararlanılan Kaynaklar:

  1. Arşivlenmiş kopya. 21 Mayıs 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2021.
  2.  Mother's day - Erişim Tarihi: 6 Mayıs 2021.
  3. Vikipedi Türkçe. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2021.
  4. Wikipedia. Mother's Day. Erişim tarihi: 7 Mayıs 2021.
  5. Mother's Day Proclamation. Anneler Günü Bildirgesi. Erişim tarihi: 7 Mayıs 2021.
  6. TRT Haber. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2021.
  7. Lent nedir. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2021.
  8. Havari. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2021.
  9. Sorularla İslamiyet. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2021.
  10. Sorularla İslamiyet. Erişim tarihi: 7 Mayıs 2021.
  11. Diyanet. Erişim tarihi: 7 Mayıs 2021.

8 Mayıs 2021 Cumartesi

Bilir misin Nedir Kadir Gecesi?

B.

﴾1﴿ Biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. ﴾2﴿ Bilir misin nedir Kadir gecesi? ﴾3﴿ Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. ﴾4﴿ O gece melekler ve ruh, rablerinin izniyle her bir iş için iner dururlar. ﴾5﴿ O gece tan yeri ağarıncaya kadar esenlik doludur.

Ramazan Ayının 27. gecesinde idrak ettiğimiz bu kutlu günün anlamı işte bu kadar büyük. Öyle ki bu gece diğer kandil gecelerinden farklı olarak belirgin, kesin bilinen bir günde değil. Bilmiyoruz. Arıyoruz. Her günü o ayarda yaşamaya gayret ediyoruz. İnşallah. İşte böyle bir gecenin ehemmiyetini bu tefekkür ile bilip buna göre yapacaklarımızı, bu günden sonraki hayata bakışımızı bir kez daha gözden geçirebiliriz. Bu gece teravih namazı kılabilir, tesbih namazı kılabilir, bolca Kur'an-ı Kerim okuyabiliriz. Bu gece bol bol istiğfar getirip günahlarımızdan arınmayı dileyebiliriz. Rabbim hepimizin mübarek geceden bereketini uğurunu, alabilmeyi nasip eylesin. Amin.

Peygamber Efendimiz'in (s.a.s) bu gece okuduğu duayı hayatımızın her anına yayalım. Buyurun:

اَللّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ كَرِيمٌ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّي

Allah'ım Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni affeyle. (Amin.)

 

6 Mayıs 2021 Perşembe

Bir Dizi Yazmış Olsaydım

 2018 yılı benim için deneyim kazanma anlamında verimli bir yıl olarak geçmişti. O yılın sonuna doğru bir mini dizi senaryosu yazmaya giriştim. Ciddi ciddi yazmaya başlamıştım. Bu zorlu süreci kontrol etmenin yanında bir adım daha ileri giderek bu senaryoyu henüz tamamlamadan BluTV ile de ileşime geçmiştim. Bana bir form gönderdiler. Bu formdaki listeye göre diziyi şekillendirebileceğimi söylediler. Güzel bir gelişmeydi. Heyecanlanmıştım. Dokuz bölüm olarak tasarladığım hikayeyi  insanadavet blog yazarı, refikim, Furkan ile birlikte sürdürmüştük. Güzel gidiyordu, ama işte sonra yarım kaldı. Çünkü hikaye ilerledikçe iş bizden bir tık büyük görünmeye başlamıştı. O yıl bir işsizlik dönemindeydim. Sonraki süreçte ise yapım süreci, destek, ekip, para derken rafa kaldırdığımız bir iş olarak kalmıştı.

Aradan geçen iki yıldan sonra, 2020 yılında askerdeyken hikayeyi tekrar gözden geçirme fırsatı bulup sahneleri, genel taslağı düzenlemeye başlamıştım. Sonra biraz daha olgunlaşmasını bekleyip yeniden bir kenara sakladım :) Zaman zaman durup düşünürüm, bitmiş olsaydı ne olurdu, diye... Şimdi aklıma gelmişken bunu buraya da not etmek istedim.

Şimdi diyeceksiniz ki, o kadar yazdıktan sonra olumlu bir sonuca bağlayacağını düşündürdün 😊 Haklısınız.

Şöyle düşünüyorum, bazı şeyler nasip ve imkan meselesi. Zaman geçtikçe olgunlaşan fikirler, bizi geliştirmeye ve belki birazcık müspet anlamda değiştirmeye başlıyor. Belki şimdilik böyle kalması hayırlı olmuştur hakkımızda, diyorum. Nasip, belki de ileride film olmaz da bir roman, bir hikaye olur... Hayırlısı.


5 Mayıs 2021 Çarşamba

Biraz Daha Yavaşla

 Günbegün yaşamın hızına ayak uydurmaya çalışırken, durup düşünmeye vakit ayıramıyoruz. Haberdarız, ama farkında değiliz. Uzaktan bakıyoruz. İzliyoruz. Kimi?

Kendimizi. Bazen nefes almayı dahi unutmaya başladığımızda, kalbimiz hatırlatıyor bize bizi, yaşadığımızı. Öyle hızlı geçiyor zaman. Yemek yerken, su içerken, düşünürken... Konuşurken bile... Tadına varmak tamam kabul, ama daha önemlisi farkına varmak, özünü anımsamak, "neden"i tanımak için yavaşlamaktan bahsediyorum. Yani her istemsiz hızlandığımızda, durup tekrar kontrol etmekten: Ne söylediğimizi, ne düşündüğümüzü, nereye gittiğimizi...

Hayatın her alanında kontrol tamamen bizim elimizde değil. Çünkü irademiz: cüz'i. Bu bilinçle bakıp yavaşlamak ve algılarımızı biraz daha açık hale getirmekten bahsediyorum. Yerinde yavaşlıktan söz ediyorum. Vesselam.

 

4 Mayıs 2021 Salı

Dünya Nasıl bir Yerdir?

 Bu dünya, rağbet ve itibar eden için zahmet evidir. Lezzetlerini terk eden için nimet evidir. İbadet eden için, ganimet evidir. İbretle bakan için hikmet evidir. Anlayan için selamet evidir. Ana rahmine nispetle, cennet gibidir; beka alemine nispetle karanlık yerdir. Zira dünya, darlık, güçlük ve zahmet yeridir. Beka âlemi, saidlik, sürur ve saadet yeridir, ünsiyet meclisi ve Hazret'in huzurudur.

 Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, Mârifetname, İstanbul 2011, âlem yayıncılık.

2 Mayıs 2021 Pazar

Bloglardan Seçmeler

 Bu hafta okuduğum, incelediğim içerikleri sizinle paylaşmak istedim. Nasip olursa her Pazar bunu yapmayı planlıyorum. İlk deneyimim, bakalım :)

Google Blog

Bizim bloglarımıza ev sahipliği yapan ve birçok insana ulaşmasını sağlayan blog Google ile başlıyorum. Google, resmi blogunda blog yazarlarının, içerik üreticilerinin karşılaştığı sorunlar için 8 ipucu veriyor:

Yazar Tıkanması

Aorhan Blog

Ahmet Orhan'ın 2009'dan beri teknoloji, internet ve kişisel mecra etiketleri ile yayınladığı yazılarından birini okudum. Orhan, 2021 yılı için en iyi yazıcı marka ve modellerini incelemiş.

Beyda'nın Kitaplığı

Kitap alıntıları, yazarlarla röportaj ve diğer birçok alanda yazan Beyda'nın Kitaplığı, bu hafta güzel bir deneyimini paylaşmış. Eğer bir çamaşır kurutma makinesi almak gibi bir düşünceniz varsa, neden bir çamaşır kurutma makinesi aldığını ve aldıktan sonra yaşadıklarını okuyabilirsiniz.

Duo Diyet

Nerede o eski Ramazanlar deyip durduğumuz günleri geride bıraktık. Çünkü artık o hayıflanmayı da aratacak günleri  -yine de hamdolsun bugünümüze- yaşadığımız salgın hastalık dönemindeyiz. Şu kapanma günlerinde okuduğum komşu blog Duo'nun "Karantina günlerinde Ramazan" yazısını okuyabilirsiniz.

Hayat40tanSonra

Yeni keşfettiğim bloglardan birisi olan bu blog bir gezi blogu. Henüz 1 yıllık olan Hayat40tanSonra, zamanla başlıklarını genişleterek farklı konuları da ele almaya başlamış. Bu hafta okuduğum yazısında ise güzel bir araştırmayı paylaşmış. Dijitalin gelişi ile birlikte basılı yayına olan ilgiyi araştırdığı yazıyı okuyabilirsiniz.

Sahih Hikayeler

Ben yazmaya başladığımdan beri okuduğum, takip ettiğim, şu anda "Hikayeler, Hikmetli Sözler" başlığıyla yayın yapan bu blogda okuduğum son içerik gerçekten tüyleri diken diken eder: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz'e Kast

kişisel blog - yaşamdan yazılar

Cem Kazan tarafından yazılan keyifli yazıların olduğu bu blogda her gün birbirinden farklı konuları onun gözünden okuyorum. Güncele bakışıyla keyifle okuyabileceğiniz yaşamdan yazılarda en taze içerik: İstanbul'dan Kaçış 

ReHiTu

Zamanında dilim dilim Türkçe etiketiyle paylaştığı yazılarla tanıdığım, Recep Hilmi TUFAN tarafından kaleme alınan; güncel, bilgilendirici, farklı blog yazılarını bulabileceğiniz bu sitenin son yazısında TÖBANK diye bir bankanın olduğunu öğrendim: Tööbe Tööbe TÖBANK

Sade ve Derin

Bilinç akışı yazılarıyla keşfettiğim ve birçok blog yazarını bir başka blog yazarına keşfettiren blog. Deeptone mahlasıyla sürekli yazan ve yazmak isteyenleri de teşvik eden bu blogda son okuduğum yazı: Rüya

Kıraatane'nin bir önceki yazısını da okumak isterseniz buyurun: Google Arjantin Haberi

Toparlayalım

Bu haftayı bu şekilde kapatmış olduk. Yeni bir haftanın hepimize sağlık, huzur ve afiyet getirmesini Rabbimden dilerim.

İçerikte beğendiğiniz beğenmediniz ne varsa bir kelime, emoji ile dahi olsa lütfen yorumlarda belirtiniz. İnsan konuştukça tanışıyor, öğreniyor.

Selametle.

1 Mayıs 2021 Cumartesi

Rutin

 Bu senenin başındayken bir yapılacaklar listesi oluşturmuştum. Sadece blog için değil tüm sosyal medya için bir hedefler listesi. Tabii her şey istendiği gibi gitmiyor çoğu zaman. Hedeflerin çoğu yarıda kaldı. Birçoğu da askıya alındı. Bununla birlikte gerçekleştirmiş olduklarım da var hamdolsun. Şu anda bu yazıyı bu anlattıklarıma bağlı olarak yazıyorum. Yani geçen zamanın hızına yetişmek güç. Uzun zamandır ha bugün ha yarın diyerek başlayıp bıraktıklarımdan olmasın diye yaptığım üretim mahiyetindeki bu içerik ve türevleri aslında okuduğum şu güzel cümlenin tezahürüdür diyebilirim:

“Her gün hiç aksatmadan yazmak zorundayım. Yazılarımı başarılı olmak için değil, rutinden çıkmamak için yazmak zorundayım.” 

Tolstoy bu cümleyi kurduğunda nasıl bir ruh halindeydi bilmiyorum, ama onu bugün hala tanıyor olmamızla bu cümlenin birbiriyle bağı oldukça büyük, diye düşünüyorum.

Üretkenlik

Bu yılı blogum ve amacım adına "üretkenlik" yılı ilan etmemdeki sebeplerden biri de bu. Düşe kalka yalpalayarak ilerlesem de bu yolun güzelliklerinden, inceliklerinden nasiplendiğim gibi zorluklarına da kucak açıyorum. Çelik bir iradeye sahip olmak için, Tolstoy'un da ifade ettiği gibi rutinden çıkmamak için zorunda olduğumu uygulamaya çalışıyorum.

Nasip

Tabii bu yaptıklarımın her biri bir nasip meselesi. Yarına çıkacağımızın garantisi olmamakla birlikte her zaman istediklerimize de ulaşmamız mümkün görünmüyor. Zira bu dünya rahat yeri değil. Her istediğimi gerçekleştiremeyebilirim. Yine de niyetimi iyi tutup, iyi yanlarımı ve anlarımı çoğaltmak için mücadele ettiğim hayatta yazmaya devam ediyorum vesselam.