24 Mart 2018 Cumartesi

Derdimiz muhabbet



B.

Kıraathanede oturuyorduk. İçeri  girdi. Kalabalığı selamladı. Arayan gözlerle başını sağa sola çevirdi. Ta ki aradığını bulanda yanımıza vardı. Elini masamızın yamacındaki boş tabureye uzattı. Sonra


Siz O'sunuz, değil mi?” dedi. 

Kim miyiz?” diye sual ettik. 

“…o işte canım, hani şuu…”


Derken sözünü kesmek icâb oldu.


Biz,” dedik. “…aciz bir kuluz sadece.”


İçeride bir sessizlik. Ardından, kalabalık koşar adımlarla çıktı kıraathaneden. Gülüverdik.Tutamadık kendimizi. O yabancı, elini çekti tabureden, vazcaydı oturmaktan. 

Yanımızda birkaç refikle biz, naçizane dost meclisimizle, masamızdan ayrılan yabancıyı izledik. Kapıya yanaşğında durdu. Sonra  tekrar, hızla döndü bize doğru, ses çıkaran ayakkabısıyla sessizliğe zıt; geldi tekrar yamacımıza, çekti tabureyi ve oturdu.


Şimdi inandım…” dedi.  “…siz O’sunuz elbet…”


Sükût ettik. Merakla dinledik. Devam etti sözlerine:


...inanması zor ama kalabalık dağılınca idrak ettim. Siz az kalan, bildiğini amel eden, öğreten, Rahman’dan gelen,  Rahim’e giden bir…”

Aciz bir kuluz sadece” dedik, son  kez. “Derdimiz, muhabbet ve Rıza-ı İlahi evvela.”

Eyvallah” dedi.


Eyvallah” dedik.   

1 yorum:

  1. 'Allah kuluna kâfi değil midir...'? [Zumer, 36)

    Ümit Allah'adır.

    Çoğalmak,bunun için gayret göstermek, duasıyla.

    Selamlar

    YanıtlaSil