Güncel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Güncel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ocak 2024 Cumartesi

TAMAM MI? DEVAM MI?

Bi' çay koy da konuşalım :)


19 Eylül 2022 tarihinde yazdığım yazı. Artık burada yaşıyor.

 Belki de çokça denedim. Düştüm, kalktım. Bu süreçte çok şey öğrendim. Bunlardan en güzeli ise, gerçekten bir şeyi gönülden isteyerek yaptığında gerisi geliyormuş, diyebilmek...

Yani şimdi, ne yapmaya karar verdin? diye soruyorsanız bana, ben de diyorum ki, yazmaya devam. Ne olursa, nasıl olursa, nerde durursam oraya kadar... Değişik biçimlerde, farklı zamanlarda, farklı hallerde...

Bolca üç noktalı, dahası virgül ve noktalı, içimden geldiğince... SEO derdine düşmeden ve yine de SEOsuz kalmadan, belki de en içten şekilde. Elbette hedefli içerikleri de barındırarak, güzel bir yolda yürümeye devam! 

Vesselam.


Bugün burada,
belki sonra başka bir diyarda :) 

--Selimhan

17 Ocak 2024 Çarşamba

NEDEN?

Çöldeyim. Su mu gördüğüm, yoksa serap mı?



İlk olarak 10 Temmuz 2023'te yazdığım yazı. Artık burada yaşıyor. 

Son zamanlarda üzerine saatlerce düşünüp durduğum o büyük ve harika soru. Neden? 

Birçok farklı konu için kendime sorduğum bu soruyu şimdi de burası için sorayım. Neden yazmıyorum?

Aslında yazıyorum. Yine de buraya aktaracak kadar değerli olduklarına bir türlü kendimi ikna edemiyorum. Kendimce gündelik şeylerden bahsettiğim bir word belgem masaüstünde öylece duruyor. Ara sıra girip dolduruyorum. Beyaz boşlukların üzerine siyah siyah yayılan bu harfleri görünce ceterele se yapıp wordü kapatıyorum. 

Şimdi bugün bu yazıyı buraya yazmak istedim. Blog tutmak bir hobi. Peki, hobi ne? Bir amacın olmasa da, yazma rutinini sürdürdüğün bir eylem türü. Bu benim tanımım. 

TDK ise, hobi için şunları kaydetmiş:

Uğraşı.

Kısa ve öz. Öz mü gerçekten? Hobi bu kadarcık bir şey mi? Uğraşmak mı? Uğraşmak ne peki?

Görev ve meslek dışında severek yapılan, dinlendirici, oyalayıcı uğraş, düşkü, hobi.

Kelimenin asıl geldiği yerdeki tanımında ise, şöyle bir tanım yer alıyor:

Meslek dışında zevk veya rahatlama için yürütülen bir faaliyet, ilgi.

Şimdi biraz daha iyi hissediyorum. Tamam, blog tutmak bir tür uğraşı. Ya sonrası? 

Yani neden yazıyordum ve şimdi neden yazmıyorum? Beni yazmaya sevk eden his, dürtü, dinlendirici olması mıydı? Yoksa okunsun diye mi yazıyordum? Şimdi de okunmadığı için mi yazmayı bıraktım? Ya da meslek dışında severek yapabileceğim dinlendirici şey artık mesleğim haline gelmesi mi beni yormaya başlamıştı?

Evet, çelişkilerim var. Çöldeyim. Su mu gördüğüm, yoksa serap mı?

Neden başladım? Kendimi diri tutmak için ve ötesi. Bu cevabın birçok kez değiştiğini gözlemledim. Yine bu cevap birçok şeyi açıklıyor. İlk yazdığım zamanlarda şöyle dediğimi hatırlıyorum:

Yazıyorum, bir kalbe giriş vizem olsun diye yazdıklarım. 

Aradan 10 yılı aşkın geçen sürede geldiğim yer neresi?

Bu sorular ve cevaplarımı biraz sindirdikten sonra, karar verme/alma sürecine girmeden şunu söyleyeyim. Tüm bunlar bir yana, içimde hep tekrar yazabilme arzusu var. Kıvılcım yok, yavaş yanma var. İçten içe yavaş yavaş yanmaya başladım. 

Geçmişte olduğu gibi belki de "Konuşmamız Gerek" gibi bir yazı dizisi ya da gündelik faaliyetler... Bilmiyorum, ortaya karışık da girebilirim. 

Hadi hayırlısı!

16 Ocak 2024 Salı

YENİDEN YAZMANIN ADI

 

Yeniden konuşmamız gerek

Yeniden merhaba,

Bu sıralar ne çok karşılaşıyoruz, öyle değil mi?

Güzel şeyler oluyor. Şimdi sizi bir yazıyı okumaya davet ediyorum. Bu yazı Kalem Dile Gelince'de

Buyurunuz


AĞAÇ EV SOHBETLERİ 230: GELENEKSEL KÜLTÜR

 

Kendi gökkubemiz altında

Ağaç Ev Sohbetleri 230. yayınına ulaştıktan sonra bir yazı yazmak, başlıklı yazıma hoş geldiniz :) Sevgili Derin, nam-ı diğer Deeptone, blogunda okudum ve üzerine yazmak istedim ben de. 

Haftanın Konusu: "Geleneksel Kültürü Korumak Önemli midir?"

Konu üzerine konuşmaya başlamadan önce kavramları açıklayalım isterim. Bu sayede kavramlar üzerine konuşmak daha güzel olur, diye düşünüyorum.

Türk Dil Kurumu TDK, gelenek ve kültür için şunları kaydetmiş:

Gelenek: Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar; anane, örf, tradisyon:

Kültür: Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü; hars, ekin.

Şimdi bu noktada diyorum ki, acaba biz kültürel birikimlerimizi, maddi ve manevi değerlerimizi iletmek amacıyla mı küreselleşme yolunda yürüdük ve yürürken erimeye başladık? Yoksa kültür ve gelenekleriyle bizi eritmeye zaten başlamışlarken biz, yayılamadan erimeye hazır halde miydik?

Ne demek istiyorum? 

Yani Biz kimiz? Nereden geldik? Kimi temsil ediyoruz? Annemizden öğrendiğimiz anane, alışkanlıklar kimi temsil ediyor? Hangi kültürel birikimlerimiz ve değerler etrafında toplanıyoruz? Hangi değerler bizi aynı gölgede buluşturur?

Bu kadar soruyu sorduktan sonra bunları tek başıma cevaplamam oldukça güç. Aslında sorular, cevaplardan güçlü. Yine de elbette cevapları da var. İşte bu noktada, bu cevaplarla, kuşaktan kuşağa iletilen, miras addedilen, alışkanlıklar, "kültürel kalıntılar" ve eserlerimiz korumaya değer. Çünkü bunlar bir değer. Korumak önemlidir. 

Nedir bunlar?

Bunlar, somut olmayan kültürel mirasımız, ören yerlerimiz, eşyalarımız, umutlarımız, anıtlarımız, camilerimiz, hamamlarımız, kalelerimiz, köprülerimiz, ve diğer yerlerimiz... Geleneksel sporlarımız, yemeklerimiz, sözlerimiz, deyişlerimiz, türkülerimiz, kahvemiz, görsel sanatlarımız, geleneksel sohbetlerimiz. Biz.

Biz şu Anadolu yurdunda, irfanı ile ilmiyle ve bilimiyle, küresel denene alet olmadan, ondan da faydalanarak, geleneğimizi korumalı ve bu geleneği yaymak için bir ileti haline getirdiğimiz değerlere sahip çıkmalıyız. Böylece, kelimelerin anlamlarını yaşatmış, kuşaktan kuşağa açıklamasını layıkıyla yerine getirebilmiş oluruz.

Tüm bunları bildikten ve özümsedikten sonra, küreselleşen dünyayı özümüzle görüp her türlü popülerliği ve pop kültüre bakışımızı etkilenmeden inceleyebiliriz.


Sözler, değişir gelişir ve hisler uzun yıllar kültürünü yaşatır.

Vesselam. 


25 Ocak 2020 Cumartesi

Elazığ için



Her zaman olduğu gibi yine tek yürek. Allah yardımcınız olsun Elazığ

18 Ekim 2019 Cuma

Kudüs Şairi


1934' te Kahramanmaraş'ta dünyaya gelen Nuri Pakdil, 18 Ekim'de tedavi gördüğü hastanede vefat etti.

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Yedi Güzel Adam'dan biri, Kudüs Şairi, "Ne mutlu Müslümanım" söyleminin sahibi, Nuri Pakdil'e Allah'tan rahmet, sevenlerine başsağğı  dileriz.

KıraataneBlog



Fotoğraf: Anadolu Ajansı

15 Ekim 2019 Salı

Ama biz gördük


2020 elemelerinin önemli maçlarından birinde bugün Fransa'nın sahasında Fransa ile berabere kaldık. Gruplarda aldığımız başarı sonucu 19 puanla ilk sırada olmamız gerçekten onur verici.


Fotoğraf: Habertürk.com

Uzun zamandır özgün yazı kaleme alamıyorum, ama bu sevinci paylaşmak istedim.

Fransa, güçlü bir takım gerçekten. Bir o kadar da adrese teslim paslara sahip bir takım. Bununla birlikte Milli Takımımız da gerçekten savunma anlamında bu gücü kırmak için elinden geleni yaptı.

Öyle ki Mert Günok bir harikaydı.



Fotoğraf: Maçkolik Twitter
Fotoğraf: Maçkolik Twitter



Fazla haddimi zorlamadan sevincimi paylaşırken, eklemek istiyorum her ne kadar reji ekranlardan gizlemeye çalışsa da o selamı biz gördük...

Allah devamını getirsin, İnşaAllah


Fransa 1- Türkiye 1

Tüm Zamanların En Çok Okunan 3 Yazısı